Acıdan Kaçma Zevke Koşma Durumumuz

Hayatınız içerisinde daima baskın olan duygularınız doğrultusunda hareket ettiğinizi hiç fark ettiniz mi? Mesela bir eylem karşısında baskın olan duygunuzun korku olduğunu ve bu yüzden o eylemi gerçekleştirmediğinizi hiç fark ettiniz mi? Köpek korkunuz varsa köpekleri sevmemeniz gibi.

Muhakkak ki bu makaleyi okuyan bazı kişiler, bizlerin hayatımızı büyük oranda hissettiğimiz duygular doğrultusunda yönettiğini tespit etmiştir ve bu çok doğru bir tespittir. Nitekim sevgili dostlar bizler duygu yumağıyızdır ve aslında bilinçli zihnimizle her ne kadar farkında olmasak da çoğu zaman duygularımıza göre hareket ederiz. Çok nadir zamanlarda duygumuza göre değil de mantığımıza göre hareket ederiz.

Duygularımıza göre hareket ettiğimize örnek vermem gerekirse eğer liseye giden ve tüm ailesinin baskısını rağmen ders çalışmayan bir öğreciyi örnek verebilirim. Bu öğrencinin ders çalışmamasının asıl nedeni ders çalışmayı “acı” ile bağdaştırmasıdır. Nitekim ders çalışmak insanı yoran, strese sokan ve bunaltan bir eylemdir. Bu da ana temada aslında bir “acı”dır ve kişi farkında olmasa da bu acıdan kaçar. Yani ders çalışmaz. Aynı şekilde bir başka örnek vermem gerekirse mesela aynı öğrencinin ders çalışmak yerine LOL oynamayı veya Netflix’den film izlemeyi tercih etmesi yine duygularına göre hareket etmesi ve zevke koşmasıdır. Çünkü oyun oynamak ve film izlemek tamamen kişiye zevk veren bir eylemdir ve bu eylemlere kişi koşarak dan gider.

Kısacası bizler duygularımıza göre hareket ederiz ve ana temada duygular “acı” veren ve “zevk” veren ana temasında toplanır. Bizlerin hayat içerisinde fark edemediği asıl nokta da budur. Mesela sizin bu zamana kadar spora başlamamanızın veya başladıysanız bırakmanızın asıl nedeni; spor yapma eylemini acı ile başdaştırmanızdır. Aynı şekilde sosyal olmayan bir insansanız aslında sosyal olamamanızın asıl nedeni de sosyalliği bilinçaltı düzeyde acı ile bağdaştırmanızdır. Sosyal olmak size zevk veren bir şey olsaydı, sosyalliğe o yönde bir bakış açınız olsaydı o zaman sosyalliğe koşarak giderdiniz.

Bu doğrultuda hayat içerisinde bir eylem doğrultusunda ilerlemek, harekete geçebilmek için ilk olarak dan yapmamız gereken şey yapacağımız eylemi bize acı veren bir eylem olarak görmekten ziyade zevk veren bir eylem olarak görmemizdir. Yani yapacağımız eylemi sevmeliyiz. Başka türlü harekete geçemeyiz. Geçsek de en kısa zamanda pes ederiz.

Peki bir eylemin bize zevk veren bir eylem olması için, bizim o eyleme karşı koşarak gitmemiz için yapmamız gereken nedir? Odak noktasını değiştirmek.

Odak Noktasını Değiştirmek

Odak noktasının ne olduğunu iyi bir şekilde anlayabilmeniz için ilk olaraktan şu gerçeğin bilincinde olmalısınız: “Düşündüklerimiz duygularımızı, duygularımız da davranışlarımızı” oluşturur. Mesela Ahmet diye bir arkadaşınız var ve o arkadaşınız hakkında çok kötü bazı söylemler duymaya başladınız diyelim. Bu durumun neticesinde muhtemelen Ahmet’e karşı olumsuz duygular hissetmeye başlarsınız ve Ahmet’e karşı davranışlarınız değişir. Peki burada Ahmet’e karşı davranışlarınızın değişmesindeki asıl neden neydi? Pek ala onun hakkında duyduğunuz olumsuz söylemlerdi. İşte örnekte olduğu gibi hayatımız içerisinde düşüncelerimiz ne yönde ise o yönde duygular hissetmeye başlarız ve davranışlarımız da o yönde olur.

Bu doğrultuda diyelim ki spor yapma eylemine karşı bakış açınız, yani düşünceleriniz olumsuz yönde. ( Spor yapmak insanı yoran, zamanını çalan bir eylemdir gibi. ) Bu durumda spor yapma eylemine karşı düşünceleriniz olumsuz yönde olduğu için duygularınızda olumsuz yönde olur. Yani ana temada “acı” ile bağdaştırdığınız duygular olur. ( bunalım, stres gibi ) Sonuç itibari ile harekete geçemez ve spora başlayamazsınız.

Burada kişinin spora başlayamamasının asıl nedeni; en temel düzeyde odak noktasının spor yapmanın olumsuz yönlerine odaklamasıdır. Eğer kişi olumsuz yönlere odaklanmaktan ziyade spor yapmanın olumlu yönlerine odaklansaydı, hissedeceği baskın duygular o yönde olacak ve davranışlarını ona göre şekillendirecek ve belki de spora başlayacaktı. Odak noktanızı nereye belirlediğiniz bu yüzden çok önemlidir.

İnsanlar çoğu zaman yapmak istedikleri bir eylem karşısında neden harekete geçemediklerini düşünürler. Ancak işte onların fark edemedikleri kısım sadece odak noktalarını yapmak istedikleri eylemlerin olumsuz yönlerine odaklamış olmalarıdır. Mesela kişi sosyal olmak istiyor, bu yönde eylemler gerçekleştirmek istiyor; ancak gelin görün ki sosyal olmaya karşı bakış açısı tamamen olumsuz yönde ve sosyal olmayı acı ile bağdaştırmış durumda. Eğer sosyal olursa yeni tanışacağı insanlar tarafından sevilmeyeceğini düşünmesi veya yeni girdiği ortamda reddedileceğini düşünmesi gibi.

Kişinin sosyal olmaya karşı odak noktası bu yönde olduğu için sosyal olmaktan kaçıyor. Halbuki sosyal olmaya karşı odak noktası olumlu yönde olsa, ( Yeni insanlar kazanacağım, sosyal ortamlara girdikçe özgüven kazanacağım gibi. ) yani sosyal olmayı kendisine kazandıran ve zevk veren bir eylem olarak görse işte o zaman sosyal olmak için kendi isteğiyle harekete geçecektir. Çünkü bizler en başta dediğim gibi duygu yumağıyızdır ve çoğu zaman duygularımıza göre hareket ederiz.

Değişim Ve Harekete Geçmek İçin İlk Başta Odak Noktanızı Değiştirin

Bakın dostlar, bir eylemi korku, stres, bunalım gibi acı veren duygular ile bağdaştırırsanız o eylemi büyük ihtimalle hiçbir zaman gerçekleştiremeyeceksiz. Gerçekleştirsenizde en kısa sürede pes edeceksiniz. İlk başta bu gerçeği içselleştirin. Birçok insanın hatası, yaptığı veya yapacağı işe, eyleme karşı tamamen olumsuz bir bakış açısına sahip olmasına rağmen o eylemi zorla da olsa gerçekleştirmeye çalışmasıdır. Bu şekilde bir zorlama ile yapacağınız işlerde başarı gelmez. Sizin hiçbir zorlama olmadan yapacağınız işe, eyleme kendi isteğinizle gitmeniz gerekir. Ve bunu da yapacağınız eylemi size zevk veren bir eylem olarak görürseniz gerçekleştirebilirsiniz.

Bunun içinde gerçek anlamda kendinizi sorgulamanız ve o eylemi yapmanız sonucunda kazanacaklarınızı hayal etmeniz gerekir. Buna örnek vermem gerekirse, diyelim ki artık boş zamanlarınızda yaptığınız boş eylemlerden vazgeçmek istiyorsunuz.

  • Bu zamana kadar yaptığım bu boş eylemler bana ne kazandırdı?
  • İzlediğim fil, oynadığım oyun bana ne kazandırdı?
  • Eğer bana bu hiçbir yarar sağlamayan eylemleri yapmak yerine başka eylemler yapsaydım ne kazanırdım?
  • Film izlemek yerine, yeni bir dil öğrenmeye çalışsaydım acaba şuana kadar hangi seviyeye gelirdim? Gibi.

Sevgili dostlar bakın, hayat içerisinde değişim ve harekete geçmek daima kendinizi bu şekilde sorgulamaya başlamanız ve bu sorgulama neticesinde fark ettiklerinizle başlar. İnsanın kendisini, yaptığı hareketleri, hayatını sorgulamaya başlaması ile birlikte zihninde yeni farkındalıklar oluşur ve artık yavaştan davranışlarını değiştirmeye başlar.

Olayı daha iyi anlamanız için sosyal olma üzerinden bir örnek daha vermek istiyorum. Mesela diyelim ki sosyal olmak istiyorsunuz ancak bir türlü harekete geçemiyorsunuz. Çünkü farkında olmasınız da sosyal olmayı bilinçaltı düzeyde “acı” ile bağdaştırmışsınızdır. “Sosyal ortamlarda reddedilebilirim” falan gibi. Bu durum karşısında sizin, yapmanız gereken kendinizi sorgulamanız ve sosyal bir insan olursanız kazanacaklarınıza odaklanmanızdır.

  • Sosyal olmamak bana ne kazandırdı?
  • Sosyal olsaydım bu zamana kadar kazanacaklarım nelerdi?
  • Sosyal olmanın bana gelecekteki katkıları neler olacak?
  • Sosyal davranmazsam hayat içerisinde neler kaybederim?
  • Sosyal olmanın bir insana kazandırdıkları nelerdir?

Netice itibari ile bu sorgulamayı yaparsanız zihninizde, sosyal olmayı “acı” veren bir eylemden “zevk” veren bir eyleme dönüştürebilirsiniz. Ve artık sosyal olmak için harekete kendi isteğinizle geçersiniz.

Unutmayın bakış açınız sayesinde size acı veren bir eylemi zevk veren bir eylem olarak değiştirebilirsiniz. Neticesinde ise değişimi başlatır, harekete geçersiniz.

Bir cevap yazın