Oneitis sendromu, en kısa tanımı ile: Bir erkeğin, birlikte olduğu veya olmadığı ( sesini bile duymamış olabilir ) bir kadını bilinçaltı düzeyde büyütmesi, onsuz yaşamayacağını düşünmesi sonucunda oluşan, ruhsal bir hastalıktır. Oneitis kelime anlam olarak da oneitisin bir hastalık olduğunu açıklar. Nitekim, oneitis kavramı, ingilizce’de bir anlamına gelen ‘one’ kelimesine iltihaplı hastalık anlamı katan -itis ekinin eklenmesiyle oluşturulmuş bir kelimedir.
Yaşam içerisinde nasıl ki psikolojik hastalıklar, bazı olumsuz duyguların ve düşüncelerin sonucunda oluşuyorsa, oneitis hastalığı da yanlış ve olumsuz düşüncelere inanılması sonucunda oluşur. Ancak oneitisin oluşumunda etkili olan bir başka önemli faktör daha vardır: O da muhtaçlıktır! Bu yüzden bu hastalığa, yıkıklık sendromu da denilebilir.
Günümüz dünyasında, Oneitis virüsüne yakalanmış birçok insan vardır. Çünkü, gerek sosyal medya olsun, gerek geleneksel medya olsun, erkeğin zihnine daima ilişkiler konusunda yanlış öğretiler vermektedir. Verilen bu yanlış öğretilere inanan erkekler de o yönde yanlış davranışlar sergilemektedir. Sizlere şu gerçeği açıkça belirmek isterim ki hayatınızı inanmış olduğunuz düşünceler yönetir. Mesela siz, bir kadına çiçek almanız sonucunda o kadının size aşık alacağını inanmışsanız, bir kadınla ilişki başlatmak için, daima hoşlandığınız kadına çiçek alırsınız. Davranışınız o yönde olur.
Buradan anlayacağınız üzere, aslında davranışlarımızı bilinçaltı inançlarımız oluşturmaktadır Bu yüzden zihnimize alacağımız, kabul edeceğimiz “öğretilere, düşüncelere” çok ama çok dikkat etmeliyiz. Nitekim hayat içerisinde doğru düşünceler olduğu gibi, yanlış düşüncelerde vardır. Yanlış olan düşünceler bize zarar vermekten başka hiçbir işe yaramaz. İşte oneitis sendromuna yakalanmış erkeklerin en büyük sorunlarından bir tanesi de Yanlış düşüncelere inanmış olmalarıdır. Bir diğer sorunları da muhtaçlıktır. Yanlış inançlar ve muhtaçlık “Oneitis kişilik bozukluğuna” yakalanmış bir erkeğin anotomisini oluşturur. Daha da derinden inceleyelim…
YAZI İÇERİĞİ ;
Oneitis’e Yakalanmış Erkeğin Anotomisi
Oneitis sendromu hastalığına yakalanmış bir erkeğin, anatomisini incelerseniz, 3 temel sorunla karşı karşıya kalırsınız;
- Muhtaçlık: Hayatınız içerisinde, elinizde hangi varlık az ise, o varlığa muhtaçlık duyarsınız. Muhtaçlık duyduğunuz bir varlığı ise haddinden fazla değer biçer, onu kafanızda fazla büyütürsünüz; para sıkıntısı çeken bir insanın, sürekli olaraktan “Nasıl para kazanabilirim?” şeklinde düşünmesi gibi. Herhangi bir varlığa muhtaç olmanın bir diğer kötü yanı ise o varlığı kaybetmekten çok fazla korkarsınız. Nitekim, o varlık elinizde yoktur. Kaybederseniz hiç olmayacaktır.
Hayat içerisinde, kızlarla ilişkisi kötü olan, daha doğrusu olmayan bir erkeğin, sizinde tahmin edebileceğiniz üzere, kızlara karşı muhtaçlık hissetmesi büyük bir ihtimaldir. Kızlara karşı yokluk zihniyetinde olan bir erkek, kendisine ilgi gösteren bir kadını, bilinçaltı zihninde büyütür. Çünkü, bu erkeğin karşı cins ile olan ilişkisi kötüdür. Ve muhtaçlığından ötürü, direkt olaraktan onunla ilgilenmeye başlar; Sesini duymasa dahi. En nihayetinde ise sesini dahi duymadığı bir kadına karşı çok yoğun duygular besler. İşte, kişi artık yavaş yavaş oneitis hastalığına yakalanmaya başlamış ve bir kere bile konuşmadığı bir kadın üzerine, evlilik hayelleri kurmaya başlamıştır. Bu vakitten sonra, oneitis virüsü tüm vücuduna yayılmaya başlar.
Muhtaçlık sorunundan ötürü, oneitis oluşumunun bir başka versiyonu ise ilişki sonrası yaşanılan oneitistir. Bu versiyonda erkek, yokluk zihniyetine rağmen, bir kızla ilişki kurmayı başarmıştır. Ancak, hala muhtaç zihin yapısında olduğu için kıza bunu yansıtmış ve kızı elinden kaçırmıştır. Sonrasında ise başka kızlar ile ilişki başlatmaya cesareti olmadığı için sürekli olaraktan, kendisini terk eden kıza yönelmiştir. Ve kızın üzerine gittikçe, kendisini daha da fazla oneitis’e kaptırmıştır.
- Medya tarafından beyni yıkanmış bir zihin:
Oneitis sendromuna yakalanmış bir erkeğin ikinci en büyük sorunu ise medya tarafından beyninin yıkanmış olmasıdır.
Medyada sunulan dizilerin, filmlerin hiçbiri bizlere gerçekleri anlatmaz. Bizlere sadece, para edicek şeyleri satarlar. Bir erkekle bir kadının, imkansız aşk yaşaması daima para ederken, mutlu mesut, sorunsuz bir şekilde yaşamaları hiçbir zaman para etmez. Bir erkeğin, bir kadına ağlayarak sevdiğini söylemesi ve kadının buna dayanamayıp ona aşık olması size çok hoş gelebilir ancak gerçek hayatta böyle bir davranış sergilerseniz, kadın sizin yüzünüze tiksinerek bakacaktır. Bir başka örnek vermem gerekirse mesala, medya tarafından hoşlandığınız kadına iyilik yapmanız sonucunda size aşık olacağı öğretisi verilir. Ancak gerçek hayatta bir kadının size arzu duyması yapıcağınız iyilikle değil, göstereceğiniz güç ile gerçekleşir. Kısacası şunu bilin: Medyanın diziler aracılığı ile verdiği öğretiler, yanlış ve aptalcadır. Ancak sizlere doğruymuş gibi gösterirler. Ve çoğu zamanda insanlar bu ” Mış’a” inanır. Neticede ise zihnini yanlış öğretiler ile doldurmuş olur. Tabii davranışları da bu yanlış öğretiler doğrultusunda şekillenecektir.
Günümüz dizi, filmlerini açın ve inceleyin; “Hercai, Sen Anlat Karadeniz, Yasak Elma” gibi. Verdikleri öğretileri iyi inceleyin; Fark edeceksiniz ki birçok dizi, en çok para eden, durumu satmaktadır; Özel kadın miti‘ni. Tabii bu özel kadın miti safsatasınada birçok erkek inanmaktadır. İnanan erkekler ise, oneitise yakalanmaktadır.
- Kadınları abartan bir zihin yapısı:
Oneitise yakalanmış erkeğimizin bu sorunu, yokluk zihniyetinden ötürü oluşur. Ve bu sorundan ötürü erkek, hayatına girmiş veya girme potansiyeli olan bir kızı fark etmesede bilinçaltı düzeyde çok fazla abartır. Kendi zihninde “Çok güzel kız, bittim valla, ben bu kızla çıkmalıyım” gibi düşünceler döner. Halbuki, beyni bulanmış erkeğimizin fark edemediği nokta o kadın veya kız diğer hem cinsleri gibi ortalamadır. Hem karekter yönünden hem de fiziki yönünden. Bu durum erkekler içinde geçerlidir. Belki bir kız çok güzel olabilir ama diğer konularda çok vasattır. Aynı şekilde bir erkek, gücün göstergesi harika bir özgüven vardır; ama sohbet kabiliyeti sıfırdır. Yani hayat içerisinde insanlar olarak, genelde vasatız. Bir tane iyi özelliğimiz var ise 5 tane de kötü özelliğimiz var. Aslında sadece bu sebep bile, çevremizdeki insanları büyütmemiz için yeterlidir. Ancak oneitise yakalanmış kişiye, bu durumu anlatamayız. Çünkü onun için, o kadın bir melektir (!)
Oneitis Sendromundan Nasıl Kurtulabilirim?
Oneitisten kurtulmak veya oneitise yakalanmamak için yukarıda saymış olduğum, sorunları ortadan kaldırmanız gerekir. Eğer bu sorunları ortadan kaldırırsanız, oneitise yakalanma ihitmaliniz de olmaz. Oneitis hastalığından kurtulmak veya yakalanmamak için, yapmanız gereken ilk işlem; TV dizilerini izlemeyi bırakmak olmalıdır. Nitekim yukarıda söylediğim üzere, TV dizileri ilişkiler konusunda yalan ve saçma öğretiler verir. Dizilerin verdiği öğretiler ile gerçek hayatta kadın – erkek ilişkilerinin işleyiş şekli hiç ama hiç aynı değildir.
Dizilerde erkeklere verilen öğreti ya sinirli olmaları yönünde ya da ağlayan bir sümüklü böcek olmalırı yönündedir. Halbuki bir erkeğin en güçlü silahı her olay karşısında, sakin kalmasıdır. Ancak hiçbir dizi bu öğretiyi vermez. Burada, dizilerin verdiği yanlış öğretiler üzerine yüzlerce örnek verebilirim ama bu önemli değil. Önemli olan sizin, size hiçbir şey katmayan, o aptal kutusundan kurtulmanızdır.
( Bkz; Televizyon neden var ? Kimin işine yarar ? )
Oneitis çözümü için atmanız gereken ikinci adım; bolluk zihniyetine sahip olmanızdır. Bolluk zihniyeti, bir kadını takıntı yapmanızdaki en büyük panzehiriniz olacaktır. Ancak bolluk zihniyetine ulaşmak, televizyon izlemeyi bırakmak kadar kolay değildir. Nitekim bolluk zihniyetine ulaşmak için öyle bir konumda olmanız gerekir ki “Ben istediğim an yeni bir kızla ilişki başlatabilirim” modunda olmalısınız. Bu modda olabilmeniz içinse elinizde bazı maddi veya manevi varlıkların olması gerekir. Özgüven gibi, para gibi, fit bir vücut gibi. Bu varlıklara ulaşabilmeniz içinse, mücadele etmeniz gerekir. Çalışmanız gerekir.
( Bkz; Özgüven nasıl kazanılır ? )
( Bkz: Para hakkında gerçekler )
Bu varlıklara ulaşırsanız işte o zaman bolluk zihniyetine dolaylı yoldan sahip olursunuz. Bu yüzden, sizlere vereceğim en önemli tavsiye: Hayatınız içerisinde amaçsız bir şekilde yaşamayın. Daima hedefleriniz olsun ve bu hedefler doğrultusunda bazı maddi ve manevi varlıkları kazanmaya çalışın. Bazı varlıkları kazandıkça hayatınızın nasıl değiştiğini görmek sizi şaşırtabilir.
Hayırlısı olsun
Yazı yeterli bilgi veriyor, teşekkürler.