Yetersizlik Duygusu: Sorunun Sorunu

Hayat içerisindeki huzurumuz, en temel düzeyde bizim sağlımıza dayanır. İster fiziksel anlamda olsun, ister psikolojik anlamda olsun fark etmez herhangi bir sorunumuz ortaya çıkmaya başladığında hayat kalitemiz ve huzurumuz doğru orantılı bir şekilde düşer. Toplum içerisindeki bazı fiziksel olarak ağır hastalığa yakalanmış insanların, hayatlarındaki tek isteklerinin sağlık olması, bizlere sağlığın ne kadar önemli bir olgu olduğunu gösterir.

Toplum olarak bizler, hayat kalitemizi doğrudan etkileyen fiziksel sağlığa önem veririz. Bazılarımız bu önemi 40’lı yaşlarından sonra vermeye başlarken bazılarımız daha erken yaşlarda başlar. Bir annenin, bir babanın küçük çocuğuna Cola, Cips  yedirmemesi,  15’li yaşlarına geldiğinde sigara içmemesi için nasihatlar vermeye başlaması bile kendi kanından olanın, fiziksel sağlığını korumak istemesinden kaynaklanır. Yani bizler, hayat içerisinde ne olursa olsun mutlaka kendimizin ve yakın çevremizin fiziksel sağlıklarını düşünürüz. Çünkü sağlık elden giderse hayat kalitemiz ve huzurumuz elden gider. Ancak toplum olarak bizler fiziksel sağlığımıza verdiğimiz önemi, psikolojik sağlığımıza hiçbir şekilde vermeyiz. Sanki psikolojik sorunlarımız, hayat kalitemizi etkilemiyormuş gibi.

Psikolojik sağlığımız, hayat kalitemiz ve huzurumuz açısından çok ama çok önemlidir. Toplum her ne kadar psikolojiyi görmezden gelse de psikoloji her şeydir. Hatta toplumun başına gelmesini istemediği, fiziksel hastalıkların bile oluşmasındaki temel etken psikolojinin kötü olmasıdır. Bir anne, baba çocuğunun fiziksel sağlığına ne kadar önem verse de psikolojik sağlığına hiçbir şekilde önem vermez.

Kurdukları cümlelerin, sergiledikleri davranışların, çocuk üzerindeki psikolojik sonuçlarını umursamazlar bile. Çünkü psikoloji onlar için görünmeyendir. Onların bakış açısına göre çocuk nefes alıp veriyor mu? Yemek yiyebiliyor mu? Oyun oynaya biliyor mu? Gibi soruların cevapları olumlu ise tamamdır. O çocuk da hiçbir problem yoktur. Bu bakış açısı ile çocuk büyütmek gerçek anlamda sığdır. Çünkü psikolojik olarak sağlıklı yetişmeyen bir çocuğun ileri ki dönemlerinde yaşayacağı değersizlik duygusu, aşağılık kompleksi, yetersizlik hissi vb. sorunlar çocuğun hayat kalitesini gerçek anlamda olumsuz yönde etkileyecektir.

Bugün sizler ile birlikte sığ bir bakış açısı ile büyütülmeniz neticesinde yaşayabileceğiniz ve toplumun büyük çoğunluğunun yaşadığı psikolojik problemden, Yetersizlik hissi nedir? sorusunun cevabından ve yetersizlik hissini aşmak için yapabileceklerinizden bahsedicem.

Yetersizlik Duygusu Nedir?

İnsanlar ile olan iletişiminizde, değer verip değer almanızda sorun yaşıyor musunuz?  Mesela yeni tanıştığınız veya hayatınızda sürekli var olan birisinin yanında gereksiz kaygı, heyecan yaşıyor musunuz?  Diyelim ki patronunuzdan herhangi bir istekte bulunacaksınız, ancak  içinizde gereksiz bir heyecan oluşuyor. Belki de bu heyecan yüzünde isteklerinizi dile getirmekten vazgeçiyorsunuz.

Aynı şekilde bu gereksiz heyecanı, kaygıyı  sınıfınızdaki zengin görünümlü  erkek veya kadına karşısında da  yaşıyorsunuz. Yani onlardan bir istekte bulunamıyor, onlar ile konuşmaktan çekiniyorsunuz.  Ancak sınıfınızdaki kendi halinde takılan, dışarıdan güçsüz görünen  kişiden hiç çekinmiyor, ondan her türlü talebi isteyebilecek gücü kendinizde görüyorsunuz.

Peki neden mental anlamda güçsüz birinin yanında kendinizi rahat hissederken,  mental anlamda güçlü görünen bir kişinin yanında gereksiz bir heyecan yaşıyorsunuz?  Elbette bu sorunun cevabını bilenler vardır ancak ben bilmeyenler için  açıklıyım:  Çünkü güçsüz görünen insanın  yanında kendinizi bilinçaltı düzeyde yeterli hissederken, güçlü görünen bir kişinin yanından kendinizi “yetersiz” hissediyorsunuz. Yetersiz hissettiğiniz insanın yanında ise doğal olaraktan gereksiz heyecan yaşıyorsunuz.

Güzel gördüğün kızların yanında  gereksiz bir heyecan  yaşıyorsan o zaman kendini o kız karşısında yetersiz hissediyorsun!  Patronunla konuşurken  gereksiz bir heyecan yaşıyorsan kendini patronunun karşısında yetersiz hissediyorsun!  Zengin görünümlü bir erkeğin yanında sürekli olarak her dediğine evet diyorsan ve onun yanında rahat olamıyorsan, onun karşısında kendini yetersiz hissediyorsun! Yani kasıntı duyduğun, gereksiz heyecan yaptığın, rahat olamadığın, sürekli onayladığın insanların yanında bil ki yetersizlik hissi yaşıyorsun.  Bu gereksiz kasıntılarının, heyecanlarının asıl sebebi de bu!  Çünkü sen bilinçaltı düzeyde karşıdaki insanı kendinden daha yukarılarda görüyorsun ve doğal olarak bilinçaltı düzeyde kendini daha küçük görmeye başlıyorsun. Neticede ise  yetersizlik hissini sonuna kadar  yaşıyorsun.

( Bkz: Bilinçaltı nedir? )

Yetersizlik duygusu tam anlamı ile kendimizi  ve sosyal çevremizi nasıl gördüğümüz ile alakalıdır. Fiziksel olarak dünyanın en güçlü insan olsan ancak kendini yetersiz hissetsen dünyanın en güçsüz insanının karşısında gereksiz heyecan yaşarsın. Yani sen kendini herhangi bir alanda küçük görürsen, o alanda gereksiz bir heyecan yaşarsın. Bu da senin davranışlarından belli olur.

Kısacası  yetersizlik duygusu, kendinizi bilinçaltı düzeyde küçük görmenizden ötürü oluşur,  en büyük belirtisi gereksiz heyecanın ve kasıntının sürekli devam etmesidir.

Yetersizlik Duygusu Nasıl Oluşur?

Duygularımızın büyük çoğunluğu  0 – 7 yaş arasında, yani çocukluk yıllarımızda oluşur.  İşte yetersizlik duygusunun oluşması da bu yaşlara dayanır.  Yetersizlik duygusunun oluşmasındaki en önemli sebep  sürekli eleştiridir. Çocukluk yıllarında aileler  tarafından “Sen yapamazsın, beceriksiz, salak, senin zaten kafan çalışmaz, bizim oğlanda biraz tembel” tarzında eleştiriler ile büyütülen çocukların  yetersizlik hissi yaşaması çok doğaldır.

yetersizlik-duygusu-ailenin-etkisi

Çünkü küçük bir çocuğun hayattaki en büyük isteği ailesi tarafından onaylanmak ve sevilmektir.  Çocuğun ileri ki yaşlarında  sağlıklı psikolojiye sahip olabilmesi için sevgiye ve onaylanmaya ihtiyacı vardır.  Ancak bizim Türk toplumunda  çocuklar, aileleri tarafından çok sığ bir bakış açısı ile büyütülür.

Mesela çocuğa sevgi gösterilmez, çünkü çocuğa sevgi gösterilirse “Çocuk ileride şımarabilir ve ailenin başına çıkabilir.”  gibi saçma bir inanç vardır.  Aynı şekilde takdir etmek, onaylamak, aferin  kelimesi gibi olumlu cümleleri çocuğa söylemek, bizim Türk toplumundaki  bazı aileler için  çok anlamsızdır. Yani ne gerek var çocuğu takdir etmeye, onaylamaya,  başarılı ise  zaten olması gerekiyor. Başarısız ise  acıma yok, vur tekmeyi (!)

Kısacası, yetersizlik hissinin nedenleri?  çocukluk  yıllarından itibaren ailesi, çevresi tarafından sürekli eleştiriye maruz kalma, sevgi görmeme, onaylanmama gibi durumlar başlıca yetersizlik hissinin kaynağıdır.

( Bkz: Doğan Cüceloğlu, yetersizlik hissi nasıl oluşur? )

Yetersizlik Hissini Yaşadığını Nasıl Anlarsın?

Yetersizlik duygusunu, yaşadığınızı anlamanın üç yolu vardır:

  • 1.ci yol: Hayatınız içerisinde  bazı alanlarda ( ilişkilerinizde, çalışma hayatınızda vb. ) gereksiz heyecan, yaşıyor musunuz?  Mesela ilişkilerden örnek verecek olursak, bazı insanların yanında gereksiz  heyecan  yaşıyor musunuz?  Veya çalışma ortamınızda, size  yeni bir iş verildiğinde,  gereksiz heyecana kapılıyor musunuz?  Bu gibi soruların cevapları evet ise yetersizlik duygusu yaşadığınıza kanaat getirebilirsiniz.  Bir kişi ile olan ilişkinizde, onun yanında gereksiz heyecan yaşıyorsanız, bilinçaltı düzeyde o kişiyi kendinizden üstün gördüğünüz için, yani kendinizi ondan daha küçük gördüğünüz için  bu gereksiz heyecanı yaşarsınız. Bu gereksiz heyecanın,  ismi: Yetersizlik duygusudur.

 

  •  2.ci yol:   Yetersizlik duygusunun sizler de var olup  olmadığını anlamanın 2.ci yolu ise  çevrenizdeki insanlardan onaylanma ve takdir  beklentisi içinde olup olmadığınıza bakmanızdır.  Yani kendinizi övmeye çalışmanız,  veya kendinizce kazanmış olduğunuz başarılarınızı çevrenizdeki insanlara anlatıp, onlardan  olumlu bir cümle  duymaya çalışmanız, yetersizlik duygusunu yaşadığınızı gösterir.  Çünkü sizler  içten içe  ruhsal anlamda bir duygunun eksikliğini çekmektesiniz ve  eksik olan bu duyguyu doldurmaya çalışıyorsunuz.  Eksik olarak yaşadığınız bu duygunun ismi yetersizlik duygusudur. Yukarıda bahsetmiş olduğum üzere,  küçük bir çocuk ailesi tarafından onaylanmak ister. Eğer aile, çocuğun ruhsal anlamdaki bu isteğini karşılamaz ise çocuk  yetersizlik yaşamaya başlar  ve  sürekli  “onaylanmaya, takdir toplamaya” çalışarak içindeki yetersizlik duygusunu kapatmaya çalışır.

Bu yüzden hayatınızı  inceleyin,  etraftan sürekli olarak  takdir edilme, onaylanma ihtiyacı hissedip, hissetmediğinize bakın. Eğer onaylanmak  ve takdir edilmek için  bir çaba içindeyseniz, bilin ki yetersizlik duygusunu yaşıyorsunuz.

  • 3.cü yol: Kendinizi diğer insanlar ile kıyaslıyor musunuz?  Yani  hayat içerisinde bazı insanların varlıkları sizlerdeki yokluğu tetikliyor mu?    Mesela  yanında güzel bir kadın olan  bir erkek görünce, kendinizi kötü hissediyor musunuz?  Veya sizle aynı yaşta olup da çok güzel  paralar kazanan bir insanı  görünce kendinizi kötü hissediyor musunuz?  Sınıfınızdaki çalışkan kişinin başarısı sizin morelinizi bozuyor mu?  Eğer hayatınız sizde olmayan  maddi veya manevi bir varlığı başkasında görüyor ve kendinizi kötü hissediyorsanız bilin ki kendinizi o alanda yetersiz hissediyorsunuzdur.   Buna kendinizi diğer insanlar ile kıyaslamanız diyebiliriz.

Kendimizi diğer insanlar ile kıyaslamak  ve kötü hissetmek çocukluğumuzda gelen bir davranış türüdür. Nitekim çok küçük yaşlarımızdan itibaren ailemiz bizi diğer insanlar ile kıyaslamaya başlar.  Bu yüzden kendimizi diğer insanlar ile kıyaslama davranışını  çocukluk yıllarımızdan itibaren öğreniriz.   Unutmayın ki, hayatınız içerisinde kendinizi  diğer insanlar ile kıyaslamanız neticesinde, moreliniz bozuluyor ise  kendinizi kıyasladığınız  insanda olan varlığın, eksikliğini yaşıyorsunuz demektir. Bu  kadın da olabilir, para da olabilir veya herhangi başka maddi veya manevi varlıkta olabilir.

Yetersizlik Duygusunun Size Verdiği Zararlar

Yetersizlik duygusunun size en çok zarar verdiği alan, şüphesiz ki ilişkilerdir.  Eğer insanlar ile olan ilişkilerinizde yetersizlik duygusu yaşıyorsunuz, ilişki başlatmada sorun yaşıyorsunuz demektir. Çünkü kendinizi bazı konularda eksik gördüğünüz, yetersiz hissettiğiniz için  karşı tarafı sizden daha yeterli, yani daha üstün görürsünüz. ( Bilinçaltı düzeyde )

Bu durumda sizin karşı taraf ile olan  ilişkinizde o kişiden uzak durmak istemenize neden olur. Çünkü  siz,  karşı tarafı bilinçaltı düzeyde  kendinizden daha üstün gördüğünüz için, onun yanında rahat davranamaz ve neticesinde sıkılırsınız.  Ayrıca  kendinizden daha üstün gördüğünüz bir kişinin sizin hakkınızda yapacağı  olumsuz bir yorumu kafaya takacak, morelinizi bozacaksınızdır.  İşte yetersizlik duygusu yüzünden, ilişkilerinizde yaşayacağınız  bu  üç  etken ( rahat hissetmeme, sıkılma, eleştirilme ihtimali ) yüzünden ilişki başlatamazsınız.  Bu da sizin yetersizlik hissi yüzünden, hayatınızda sosyal ilişkileriniz olmayacağı, olsa bile kendinizi yanında  yeterli hissettiğiniz insanlar ile arkadaş olabileceğiniz anlamına gelir.

Anlayacağınız üzere farkında olmadığımız ancak ilişkilerimizde bize sorun çıkaran en büyük sorunlardan bir tanesi yetersizlik duygusudur.  Yetersizlik duygusu yüzünden ilişkilerinizde dile getirmek istediklerinizi söylemezsiniz bile.  Çünkü karşı taraftaki kendinizden yeterli gördüğünüz bir kişinin, dile getirdiğiniz  düşüncenizi onaylamama ihtimali sizin  morelinizi bozacaktır. Morelinizin bozulması da sizin ruhen canınızı sıkar, acıtır.   Bu etken bile sizin bir ortamda sus pus oturmanıza neden olacaktır.

Yetersizlik duygusunun sizlere vereceği diğer zararlar ise:

  •  Özdeğer duygunuzu azaltır: Yetersizlik duygusuna kapıldığınız ve yapmayı ertelediğiniz işler yüzünden kendinizi sürekli eleştrirsiniz. Kendinizi eleştirmeniz de özdeğer duygunuza zarar verir.
  • Başarısızlık korkusunu tetikler:   Yetersizlik duygusu,  yapacağınız işlerde kendinize güven  duymak yerine, kendinize şüphe ile bakmanıza neden olur. Yani “Ben bu işi yapabilir miyim?” diye kendinizi sorgularsınız . Bu sorgulama da başarısızlık korkusunu tetikler.
  •  Özgüven duygunuzu zedeler:  Yetersizlik duygusu ve özgüven arasında sıkı bir bağlantı vardır.  Kendinizi yetersiz hissettiğiniz bir alanda özgüvenli olmanız mantık dışıdır. Özgüven herhangi bir alanda kendinizi yeterli hissetmeniz neticesinde ortaya çıkan bir duygudur. Bu yüzden  yetersizlik hissi, özgüven duygunuz üzerinde de size çok büyük zarar verir.
  • (Bkz: Özgüven nedir? Nasıl kazanılır?)

Kısacası, yetersizlik duygusu hayatınız da ilişkiler  ve içsel duygularınıza ( özgüven, özdeğer ) büyük zararlar verir. Hayat kalitenizi ve huzurunuzu doğrudan etkileyen bu duygu ile savaşmayı öğrenmeniz gerekir.

Yetersizlik Duygusunu Yenmek İçin Yapabilecekleriniz 

  • Kendinize Olan Bakış Açınızı Değiştirin:

yeterlilik-duygusu

Yetersizlik hissi  yaşamak istemiyorsanız, ilk olarak kendinize karşı olan bakış açınızı değiştirmelisiniz. Çünkü yetersizlik duygusunu yaşayan bir insanın aslında en büyük  problemi kendisini bilinçaltı düzeyde küçük görmesidir.  Yani  yetersizlik duygusuna sahip bir kişi kendisini diğer insanlardan daha aşağıda görür. Ancak çoğu zaman, kişi bu durumun farkında değildir. Çünkü ego,  bu gerçeği kabul etmek  istemez. Bu yüzden toplumun büyük çoğunluğu, yetersizlik duygusunu  yaşasa da bunun farkında değildir. Ancak bu durumun farkına varmış bir bireyin yapması gereken ilk iş, kendisine olan bakış açısını değiştirmek olmalıdır.

Kendinize olan bakış açınızı değiştirebilmeniz içinse kendinizin farkına varabilmeli ve hayatta var olan  güzel, değerli varlıkları hak ettiğinizi düşünmelisiniz.  En önemlisi de hayatta her halinizle yeterli ve değerli bir insan olduğunuzun bilincinde olmalısınız. Kendi değerinizi para, statü, şöhret gibi değerlere bağlamamalısınız. Unutmayın ki dünya üzerindeki kimse sizden üstün değil, sizde kimseden üstün değilsiniz. Bazı insanlar hayatta var olan maddi varlıkları sayesinde  ne kadar önünüzde olsa da bu onların sizden üstün olduğu anlamına gelmez. Ayrıca unutmamanız gereken bir diğer gerçekse; “Kimse sizin değerinizi belirleyemez, sizin değerinizi ancak kendiniz belirlersiniz.”

 

  • Hayat İçindeki Varlıkları Gözünüzde Büyütmekten Vazgeçin:

Para, şöhret, statü vb.  Maddi ve manevi varlıklar güzeldir.  Bunlara hiçbir sözüm yok, ancak bu varlıkları gözünüzde olduğundan fazla büyütmek, sizde yetersizlik duygusunun oluşmasına neden olacaktır.  Hayatta güzel şeyleri isteyin, ancak bunları hastalıklı bir istek haline getirmeyin. Çünkü başkasının varlığı sizdeki yokluğu tetikler hesabı,  istekleriniz yerine gelmeyince, başkalarında gördüğünüz  varlıklar sizde sürekli  yokluk, yetersizlik duygusu oluşturur.  Bu yüzden, hastalıklı bir isteğiniz varsa bu isteği normal dozuna düşürün. Unutmayın ki hayat içerisinde sahip olduğunuz maddi ve manevi  varlıklar sizi terkedebilir; sizi terk etmeyecek tek kişi, sizsinizdir!

  • Sosyal Medya Kullanmayı Bırakın:

Sosyal medyanın  size verdiği en büyük zarar: Yetersizlik duygunuzu tetiklemesidir.  Çünkü  sosyal medya denilen ortamda insanlar sadece kendi egolarını tatmin etmeye çalışıyor.  Bu davranışlarının neticesinde ise ellerindeki tüm varlıklarını sergiliyorlar.  Mesela Youtube’a  giriyorsunuz ve keşfetinize bakarken karşınıza çıkan videolar  genelde şu şekilde oluyor;  “Oğuzhan Uğur 1 milyon TL değerindeki arabası ile yarışa giriyor, Enes Batur  100.000 TL para dağıtıyor, diğeri 10 milyon değerindeki mütavazı (!) evini tanıtıyor vs.” Sonrasında kendi hayatınıza dönüp baktığınız da ayda 2.000 TL’ye yani asgari ücrete çalışıyorsunuz, arabanız yok, kirada oturuyorsunuz ve içinizde yetersizlik duygusu tekrardan “Ben burdayım” demeye başlıyor ve mutsuz oluyorsunuz.  Bu yüzden bırakın  şu sosyal medya saçmalığını. ( Not: Sosyal medyayı eğer kendi yararınıza kullanmaya başarabiliyorsanız o zaman kullanın, ancak boş şeyler için kullanıyorsanız, kullanmanıza hiç gerek yok.) 

( Bkz: Sosyal Medya Sizi Bitiriyor Mu? )

  •  Yetersiz Hissettiğiniz Alanları Keşfedin:

Yaşamınız içerisinde yetersizlik hissinin kendisini nerede gösterdiğini bulmaya çalışın ve  bulduğunuz alanlarda kendinizi neden yetersiz hissettiğinizi sorgulayın. Bulduğunuz cevaplar sizlere, karşınızdaki  varlığı ( insan, para vb. )  büyüttüğünüz için  yetersiz hissettiğinizi gösterecektir.  Kendinizi hangi alanlarda yetersiz hissettiğinizi fark etmeniz, sizdeki yetersizlik hissi problemini büyük oranda ortadan kaldıracaktır. Çünkü yetersizlik hissini oluşturan kendi düşüncelerinizi keşfetmeniz neticesinde, o düşünceleri pasifleştirecek  yeni düşünceleri oluşturabileceksiniz.  Bir nevi kendinize yeni bakış açıları oluşturmuş olacaksınız. Bu da zaten yetersizlik duygusunu yok etmek için yeterlidir.

  • Kendinize Saygı Duyun:

Bilinçaltı düzeyde kendinizi küçük görmeniz neticesinde yetersizlik duygusu oluşur. Ancak yetersizlik duygusunun da oluşturacağı bir eksiklik vardır; Bu eksiklikte özsaygı eksikliğidir. Kendisini bilinçaltı düzeyde küçük gören bir insan  kendisine nasıl saygı duyabilir?  Tabi ki  duyamaz.  Çünkü kendinize olan saygınız ile kendinize olan bakış açınız birbirine paraleldir.  Yani, kendinize olan saygınızı artırmaya başladıkça, yetersizlik duygunuz da azalmaya başlayacaktır.  Bu yüzden hayatınız içerisinde  kendinize olan davranışlarınız  ve düşüncelerinizde  kendinize saygı duyun.  Kendinize saygı duyduğunuzu kendinize gösterin.

 

“Yetersizlik Duygusu: Sorunun Sorunu” üzerine 5 yorum.

  1. İşte teşekkür ettiğin diğer bilgilerin diğer insanlara da ulaşabilmesi için Sosyal medya şart. Sosyal medyayi faydan için kullanıyorsan, kullan. Bunda bir sorun yok. Ama amaçsızca kullanıyorsan at çöpe gitsin

  2. sosyal medya hesaplarını bırakın demenize rağmen son noktada bizi sosyal medya hesaplarımızdan takip edin demeniz biraz garip geldi ancak diğer genel tüm bilgiler için teşekkür ederim.

  3. Kardeş öyle bi metin yazmışsın ki dert ortağımla konuşuyorum sanki amk helal olsun. Çünkü başkasının varlığı sizdeki yokluğu tetikler hesabı, Falan filan böyle günlük dilde olması iyi olmuş. Okurken çok iyi anlaşılıyo gooogleda farketmişki yukarıda çıkarttı. Çözüm olayını detaylandjrman lazım daha tespit iyi ama çözüm kısmı havada kalıyo gibi. Yinede teşekkür

  4. Teşekkürler bu yararlı bilgiler için. Önemli olan nasıl başa çıkacağımız, bu konuda yol yöntem çok az..

Bir cevap yazın