İnsanların, yani bizlerin, doğuştan sahip olduğumuz veya sahip olacağımız bazı özellikler vardır. Nedir bu özellikler? sorusunun cevabına ise hayal kurmak, herhangi bir maddi veya manevi varlığı istemek, yaşadığımız olayların farkında olmak, İyi – kötü gibi kavramları ayırt edebilmek diyebiliriz. İnsanda doğuştan var olan bu özellikler neticesinde insan, hayatındaki sorunlarını fark eder, bu sorunlarını çözmek için hayal kurar, hedef belirler, plan yapar, çalışır ve neticesinde hayatındaki o sorununu çözmüş olur. Eğer insanda, doğuştan gelen bu özellikler olmasaydı bizler hala hayvani bir şekilde ormanlarda yaşıyor olurduk. Nitekim günümüz dünyasındaki konfora sahip olmamızın nedeni: Geçmişte yaşamış atalarımızın, sorunlarını gidermek için hayal kurması, belirli bir amaca sahip olması ve bitmek bilmeyen merak içgüdülerinin olmasından kaynaklanır.
Bugün havada, denizde, uzayda olan insanoğlu, bu başarılarını amaçsız bir şekilde yaşayarak gerçekleştirmemiştir. Bu başarıları kazanabilmek için önce merak duymuşlardır. Sonrasında hayal etmişler ve o hayaldeki amacı gerçekleştirmek için plan yapmışlar ve kararlı bir şekilde çalışmışlardır. Neticesinde ise insanoğlu gücüne güç katmış gelecek neslin içini doldurmuştur. Bu yüzden diyebiliriz ki insan oğlunun iyi ki merak duygusu, hayal kurma kabiliyeti, hedef belirleme potansiyeli vardır. Bunlar var olmasaydı, insanoğlu hala ormanda yaşıyor olurdu.
Ancak, günümüz teknolojisinin getirdiği rahatlık neticesinde, “Amacı olmayan insan” dediğimiz bir insan türedi. Bu insan türü hayatta hiçbir amacı olmadan, sosyal medyada gezinerek, alkol içerek, bilgisayar oyunları oynayarak ve bu tarz gereksiz eylemlerde bulunarak, zamanını öldürmektedir.
Nitekim, kişisel gelişim saçmalıklarından doğan “Anı yaşayın” gibi bazı saçma düşüncelerde, amacı olmayan insan türünü veya bir başka deyişle hedefi olmayan insan türünü daha da amaçsız yapmaktadır; çünkü kişi bu saçma düşünceler neticesinde, konfor alanından dışarı çıkıp, hedef belirleyip çalışmak yerine ” Yhaa moruk bir kere geldik zaten bu hayata çalışıp da ne olacak sanki? Mutluluk anı yaşamaktadır.” tarzında saçma düşünceler ile kendisine haklı bir savunma oluşturmuş olur (!) Neticesinde ise stabil bir şekilde hayatına devam eder.
( Bkz: Konfor Alanı )
Bu doğrultuda diyebiliriz ki amacı olmayan insan türüne dahil olmak en kolay seçimdir ve zaten toplumun %80’lik bir kısmında amaçsız bir şekilde yaşamaktadır. Çevrenizdeki insanları inceleyin, kaç tanesinin hedefi var? Kaç tanesi 2 yıl sonra inşaAllah şurada olacağım tarzında söylemlerde bulunuyor, dikkatlice inceleyin. Göreceksiniz ki çevrenizdeki insanların büyük çoğunluğu, amaçsız, öylesine yaşamaktadır. Dediğim gibi amaçsız olmak kolaydır. Birde amaçsız olmak için “Zaten ölücez çalışmaya ne gerek var? ” gibi düşünceler, kişinin kendi kendisini haklı çıkarması, kolayında kolayıdır. Ancak amaçsız olmak, kolayın kolayına kaçmak da kötünün de kötüsüdür!
YAZI İÇERİĞİ ;
Amacı Olmayan İnsan Olmak Neden Kötüdür?
Amacı olmayan insan eşittir konfor alanı içerisinde yaşayan insandır. Yani herhangi bir konuda hedefi yoktur, 1 ay sonra yapacağı eylemler ile bugün yapacağı eylemler, aşağı yukarı aynıdır.
Kısacası amacı olmayan insan , kendisini zorlamadan, kolaya kaçarak öylesine yaşar. Ancak şuan konfor alanı içerisinde kalarak mutlu olan insan, bundan 1 yıl sonra aynı yerinde mutlu olacak mı? Ben size söyleyeyim, kesinlikle mutlu olmayacak; çünkü olduğu yerde kalan insan, paslanır ve hiçbir şey kazanamaz. Paslanan ve hiçbir şey kazanamayan insanın ise tüm hücrelerini, atalet ve tembellik sarar. Sonuç olarak ise kişi hissettiği duygulara karşı körelmiş bir makineye dönüşür.
Konfor alanı içerisinde yaşamanın en büyük tehlikesi, kişinin gün geçtikçe konfor alanını daha da küçülmesi ve bu küçülen konfor alanından hiçbir zevk alamamasıdır. Duygulara karşı körelme kavramını da bu yüzden kullandım. Nitekim hayatınız içerisinde evden – işe, işten – eve bir mod takılırsanız ve bir amacınız olmaz ise hayatınız içerisinde duygu hissetmemeye başlarsınız. Yani hayatınızda, herhangi bir hedef olmadığı için hissettiğiniz bir heyecan yoktur. Hedefe ulaşmak için zorlama, yani stres duygusu yoktur, başarı ile tamamlanmış bir hedef neticesinde duyacağınız; mutluluk, özsaygı ve özgüven duyguları yoktur! Hedefsiz insanın hayatındaki duygu sadece bıkkınlıktır! Bu duygu da gün geçtikçe, daha da büyür. Kişiyi depresyona dahi götürebilir.
Ayrıca amaçsız insan yönlendirilmeye, kullanılmaya ve sömürülmeye en müsait insandır. Nitekim kişinin hayatı içerisinde herhangi bir hedefi yoksa çevrenin binbir türlü etkisine maruz kalır. Yakın arkadaşları der; “Senin bu işi yapman gerekiyor.” Ailesi gelir der; “Senin evlenmen gerekiyor.” Tanımadığı insanlar dahi ” Bak şu işi yapsan daha iyi olur yeğenim” gibisinden bir dünya tavsiyede bulunur. Neticesinde ise amacı olmayan insan, çevresinden gördüğü bu baskıya dayanamaz ve belki de sevmediği, yapısına uygun olmayan bir işe girer ve ömür boyu orada modern köle olarak çalışır. Belki de sevmediği bir kadın ile evlenir vs.
( Bkz: Modern Kölelik )
Bu yüzden, amaçsız olmak, ileride nereye gideceğinizi bilememek kötüdür. Unutmayın geçmişte yaşamış olan atalarımız, amaçsız bir şekilde yaşasalardı, yaşadıkları hayatta daima kolaya kaçsalar da hayal kurmasalardı şuan da günümüzdeki teknolojiye, bilime, tecrübeye ulaşamazdık. Ancak bir kişinin hedefinin olması, çalışması ne kadar önemli olsa da bunu üzerine saatlerce konuşsak yazıda yazsak bazı insanları, bazı düşüncelerinden kurtaramayız. Nedir bu düşünceler? Diye sorucak olursanız, bir insanı amaçsız yapabilecek, en kötüsünü söyleyeyim: Anı yaşama saçmalığı!
( Bkz: Anı Yaşama Saçmalığı )
Anı Yaşamak Düşüncesi İnsana Neden Zarar Verir?
Günümüz kişisel gelişim kitapları tarafından insanlara verilen en yanlış öğretilerden bir tanesi de Anı yaşamaktır. Bu anı yaşamak kavramı o kadar meşhur ki insanlar İngilizce’sini yani “Carpe diem” kavramını sosyal medya hesaplarının, bio kısımlarına falan yazmaktadır. Ancak bu düşüncenin bizlere verdiği öğreti, her ne kadar farkına varmasakta yanlıştır. Nitekim bu düşünce insanları amaçsız olmaya itmektedir.
Geleceğiniz ile ilgili hedefiniz mi var? Boş verin, anı yaşayın gitsin, geleceğiniz ile ilgili bir korkunuz mu var? Boş verin anı yaşayın gitsin. Geçmişte yaptığınız davranışlardan mı pişman mısınız? Boş verin, ders almayın anı yaşayın gitsin. Bakın arkadaşlar bu bakış açısı yanlıştır. Vücudunda seni korkutan bir ağrı mı başladı ve bu ağrı uzun süredir devam mı ediyor? O zaman hastaneye gidip göstereceksin kendini. Şuanda hayatın içerisinde bazı problemler mi var? O zaman bu problemini nasıl çözeceğin üzerine düşüneceksin, araştırma yapacak, kısaca kafa patlatacaksın. Geçmişte takılıp kalmayacaksın ama geçmişte nerede hata, yanlış yaptığını düşünecek ve doğru yolu bulacaksın.
Hayatın içerisinde, her an mutlu olmak, her an anı yaşamak, her an dolu dolu bir hayat geçirmek mümkün değildir. Bu mümkün olmayan olayın peşinden koşmak ise kişiyi yıpratır.
Gelecek ile kaygınız olduğu zaman, bu kaygı belli dozda önemsemek ve önlem almak iyidir. Problemleriniz var ise hayatın zevklerini bırakıp sorunlarınıza odaklanmak ve sorunlarınıza çözüm bulmak geleceğiniz açısından daha iyidir. Hayatınız içerisinde bir amacınız yoksa ve bir rüzgarın önündeki yaprak gibiyseniz, “Boşver, anı yaşa” şeklinde düşünmektense, oturup geleceğiniz ile ilgili bir plan yapmak, daha iyidir. Nitekim kişinin hayatı içerisinde olan sorunların nedeni kişiyi daha güçlü bir insan yapmak için vardır. Atıyorum bugün sosyal korku yaşıyorsan ve sosyal korkularının üzerine gidip onları yeniyorsan, yarın bügünden daha güçlü olacaksın . Hayatınızda var olan sorunlara bu bakış açısı ile bakın.
( Bkz: Sosyal korkular nedir ? Kurtulmak için yapılması gerekenler )
İnsanları amaçsız olmaya iten ve kişinin her türlü belaya atlamasınnı tetikleyen bir başka olumsuz düşünce ise “Hayata bir kere geldik, bir daha mı gelcez bu dünyaya” düşüncesidir. Bu düşünce kalıbı, dozunda olduğu müddetçe iyidir. Kişinin risk almasını sağlar. Ancak bu düşünce kalıbına sıkı sıkıya bağlanan ve hayatını b*k eden yüzlerce insan var. Bizzat kendi yakın çevremde şahit oldum. Nitekim insan yapmaması gereken, bir olay, eylem ile karşılaştığında “Bir kere geldik bu dünyaya” düşüncesi yüzünden, olayın olumsuz sonuçlarını görmezden geliyor ve ileride ” Keşke yapmasaydım. ” diyeceği eylemleri gözünü kırpmadan yapıyor.
Mesela alkol, uyuşturucu kullanmaya başlamak gibi olaylarda bu düşünce kalıbı insana çok büyük zarar verir; çünkü “Bir kere geldik bu dünyaya, bir de bunun tadına bakalım” zihniyeti, kişinin ileride en büyük keşkelerine sebep olur. Kişinin ileride keşke yapmasaydım diyeceği eylemlerde, kişiyi amaçsız bir insan yapma konusunda doğrudan etkiler.
Bu yüzden Anı yaşamak ve bir kere geldik bu dünyaya” gibi düşünce kalıplarından kurtulun. Bu düşünce kalıpları size zarar vermekten başka hiçbir amaca hizmet etmez. Unutmayın ki hedefleriniz doğrultusunda sergileyeceğiniz davranışlar, sizin şuandaki problemlerinizi çözecek ve sizi şuanda olduğundan daha güçlü yapacaktır.
Hedefi Olan İnsan Kimdir? Özellikleri Nelerdir?
Amacı olmayan insanın aksine hedefi olan insan, kolaya kaçmanın ona hiçbir şey kazandırmayacağını anlamış insandır. Konfor alanının dışında olmanın, konfor alanın içinde olmaktan daha iyi olduğu gerçeğini anlamıştır. Nitekim, hedefleri olan insan için şuandan ziyade gelecek daha önemlidir; çünkü şuanda amacı olmadan, rahat bir şekilde yaşarsa ileride bunun bedelini ödeyeceğinin farkındadır. Başarısızlıktan pek fazla korkmaz; çünkü başarısız olsa dahi en büyük manevi varlığı ( Tecrübe ) kazanacağının farkındadır.
Hedefi olan insan için hayatı içerisinde karşılaştığı zorlukların, onu geliştirmek için hayatında olduğunun bilir. Sorunların çözümünün, şikayet etmek, ağlamak, sitemde bulunmak gibi davranışlar ile çözülemeyeceğinin farkındadır. Sorunların, çalışma ve sabırla çözüleceğine inanır.
Hedefi olan insanın en büyük bir diğer özelliği ise kendisine değer vermesinden ötürü kendisine yatırım yapmasıdır. Nitekim, hedefleri olan insan, hayat içerisinde kendisinin değerli bir insan olduğuna inanır. Kendisinin değerli bir insan olduğunu inandığı içinse bu inanç doğrultusun da kendisine yatırım yapar. Hedef belirleme ve ulaşılan hedeflerin sonucunda kazandığı başarılar ile bu inancını tesciller.
Bu yüzden hayatınız içerisinde, kendinizi değerli hissetmek istiyorsanız, “Kendi adınıza bir şeyler yapmaya başlayın. ” Hayatınız içerisinde, kendiniz için bir şeyler yapmaya başladığınızda, kendinizin değerli bir insan olduğuna İnanmaya başlarsınız. Bilinçaltı zihninize o yönde telkinler verirsiniz. Unutmayın ki bilinçatı zihnimizde bulanan inançlar bizlerin hayatını yönetir. Bu yüzden bilinçaltı zihnimize verdiğimiz telkinler ve inançlar son derece önemlidir.
( Bkz: Bilinçaltı Zihin )
Hedef Belirlemenin Önemi!
Hedef belirleme hakkında sizlere söyleyeceğim en önemli bilgi: Eğer hedef belirlemeden bir eyleme başladıysanız, o başladığınız eylemin devamını getiremezsiniz; çünkü hedef belirlemek, eylem sonucunda varacağımız noktayı gösteren ve o noktaya ulaşmak için bizi motive eden, güçlü bir araçtır. Hedef olmadan harekete geçtiğimiz eylemlerin, devamını getirememizin nedeni ise eylem içerisinde en basit zorlanmanda, beynimize göstereceğimiz bir hedefin, hayalin olmamasından kaynaklanır.
Mesela diyelim ki spora başladınız ve vücut geliştirmek istiyorsunuz ancak bu konu ile ilgili hedefiniz yok. Öyle gittiniz ve başladınız yani. Aradan belli bir zamanının geçmesinden sonra, spor yaparken zihninize gelen “Neden spor yapıyorsun? Spor yapmana ne gerek var?” gibi sizi engellemeye çalışan düşüncelere karşı vereceğiniz bir cevap yoksa yani kendiniz dahi yaptığınız sporu ne için yaptığınızı bilmeden, hedefsiz bir şekilde yapıyorsanız, zihninize gelen düşüncelere kapılır ve “Kendi kendinize neden spor yapıyorum ki” der ve sporu bırakırsınız.
Herhangi bir eyleme başladığınız zaman en büyük mücadeleyi kendinize karşı verirsiniz. Spora başlarsınız ve içinizden bazı duygular, düşünceler sizin sporu bırakmanız için elinden geleni yapar veya size yararı dokunacak başka bir eyleme başlarsınız, içinizden bazı duygular ve düşünceler o eylemi yapmamanız için elinden geleni yapar. Nitekim beynimiz her zaman enerjisini korumak ister ve modern isteklerimize karşı duyarsızdır. İşte burada sizi egellemeye çalışan, duygulara ve düşüncelere karşı öyle bir hedefiniz, hayaliniz olmalı ki sizi engellemeye çalışan duygu ve düşünceler bu hedefiniz karşısında sizi engelleyemesin. Ancak herhangi bir hedefi olmayan insanın, ilk zorlukta pes etmesine şaşmamak gerekir. Nitekim hedefi olmayan insan yaptığı eylemi kendisi de ne için yaptığını bilmediği için aklına gelen düşüncelere hemen teslim olur ve pes eder.
Bu yüzden yaptığınız eylemin sonunu görmek istiyorsanız, hedef belirlemeniz gerekmektedir. Hedef olmadan gerçekleştirilen eylemler, başarısızlığa mahkumdur.
Hedef Nasıl Belirlenir ? Hedef Belirlemenin Kriterleri
Hedef belirleme aşamasında yapmanız gereken ilk öncelik, hayalinizin ne olduğunu belirlemektir. Yani hayatınız içerisinde, hangi iş , sonuç sizlere heyecan vermektedir. İlk olarak bunu belirlemeniz gerekir. Hedef belirlemenin en kritik noktası budur. Nitekim heyecan duymadığınız, sevmediğiniz bir eylem üzerine hedef belirleme saçmadır. Bu yüzden ilk olarak sizi heyecana getiren sonuç ne? Ulaşmak istediğiniz yer neresi? Bu soruların cevabını bulun. Ayrıca hayatınızdaki var olan sorunları çözmek için de hedef belirleyebilirsiniz.
Bu maddi veya manevi sorunlarınız olabilir. Konu dışı olacak belki şu şekilde bir gerçekte vardır: Kişinin sahip olduğu manevi varlıklar, maddi varlıklardan daha değerlidir . Nitekim kişi, özgüven, cesaret, karar alma, sorumluluk sahibi olma gibi manevi varlıklara sahip olursa zaten bu kişi hayat içerisinde maddi varlıklara da sahip olabilir. Manevi varlıklar hakkındaki en büyük gerçek ise para ile satın alınamamalıdır. Yani bir markete girip de bana özgüven ver diyemezsiniz. Manevi varlıklar çalışılarak kazanılır.
( Bkz: Özgüven kazanmak )
Ulaşmak istediğiniz hedefinizi seçtikten sonra, sadece büyük resime odaklanmamanız gerekir. Yani hedefi ufak ufak parçalara bölmeniz ve bu ufak parçalar üzerinden ilerlemeniz gerekir. Bir anda büyük resime odaklanmak ve büyük resime ulaşmak için yapılan eylemlerin kişinin sırtına bir anda binmesi kişiyi yıpratır ve pes etmesine neden olabilir. Bu yüzden hedefe ulaşmak için
- Kısa vadeli hedefler (1 ay içersinde gerçekleşmesi planlanan hedefler)
- Orta vadeli hedefler (1 yıl içersinde gerçekleşmesi planlanan hedefler)
- Uzun vadeli hedefler (2 yıl ve sonrasında gerçekleşmesi planlanan hedefler) şeklinde plan yapılması gerekir.
Bu şekilde oluşturulmuş bir plan, kişinin önünü görebilmesine, iş yükünü azaltmasına ve küçük başarılar ile motive olmasına yardımcı olur. Herhangi bir hedefe ulaşmak için kullanılacak en sağlık yol bu şekildedir.
Son olarak ise hedef belirleme ve harekete geçmeye karşı “Nasıl olacak daha hiç adım atmadım, geç kaldım” tarzında düşünenler şu sözü unutmasın: “Binlerce kilometrelik bir yolculuklar bile, tek bir adımla başlar.” Lao Tzu