Bir ortama girdiğinizde, sohbet esnasında bunaldığınızı, daraldığınızı, konuşsam mı? konuşmasam mı? kararsızlığına düştüğünüzü hiç hissettiniz mi? Rahat hissetmenin yolu nedir? Sosyal ortamlardan nasıl rahat hissederim? diye düşündünüz mü? Veya sadece kaygı duygusundan ötürü bir ortama giremediğiniz oldu mu? Bu tür durumları muhtemelen yaşamışsınızdır. Bir ortama girdiğinizde, yaşadığınız kaygı, bunalım ve stres gibi duygulardan ötürü o ortamdan kaçmak istemiş veya sadece o anda yaşadığınız kaygı duygusundan ötürü bile sosyal ilişki başlatamamış olabilirsiniz.
Bu tarz durumlarda, bizlerin farkında olduğu tek şey: Kaygı duygusu ve o ortamdan kaçmak istememizdir. Sanki o anda o ortamdan ayrılırsak dünyalar bizim olacakmış gibi hissederiz. Peki bizler, sosyal ilişkilerimizde bu duyguları neden yaşarız? Sosyal ilişkilerimizde neden rahat olamayız? Bu sorunun cevabı KONFOR ALANIMIZ ile alakalıdır. İnsanlar ile kuracağımız yeni ilişkilerde yaşadığımız kaygı, stres ve benzeri duyguları hissetmemizin sebebi: Beynimizin konfor alanı içerisinde kalmak istemesinden kaynaklanır. Beynimizin konfor alanı içerisinde kalmak istemesinin sebebi ise beynimizin en temel içgüdülerine göre hareket etmek istemesinden kaynaklanır.
Yeni girdiğimiz bir ortamda “Bilinmemezlik” vardır. Yani karşımızdaki insanların kim olduğunu, sohbetin nasıl ilerleyeceğini, bulunduğumuz ortamda bize zarar gelip gelmeyeceğini bilemeyiz. Bu yüzden beynimiz “ yaşama içgüdüsünü ” dikkate alarak bizim o ortamdan çıkmamız için elinden geleni yapar. Mesela yeni girdiğiniz bir ortamda kaygı hissedersiniz, çünkü beyniniz sizi konfor alanında tutmaya çalışır. Bu tarz durumlarda yaşadığınız kaygı doğaldır ve kaygının oluşma sebebi konfor alanı ile alakalıdır.
Ancak insanların büyük çoğunluğu bu tarz durumlarda yaşadıkları kaygı duygusunun üzerine düşerler ve kaygı duygusunu olduğundan daha fazla büyütürler. Yani “Ben neden bu tarz duyguları yaşıyorum? Ben de bir sorun mu var? Diğer insanlar neden bu kadar rahat ?” gibi sorular ile kendi kendilerinde bir sorunları varmış gibi düşünürler. Yaşadığınız duygulara bu tarz bir yaklaşım çok yanlıştır; çünkü bu duyguları herkes yaşamaktadır.
YAZI İÇERİĞİ ;
Hayat İçerisinde Hissettiğiniz Her Duygu Doğaldır!
Bu alt başlık ile sizlere anlatmak istediğim temel düşünce: Yaşadığınız duygulara “Problem” gözü ile bakmamanızdır. Yaşadığınız duygulara “Bende bir problem var ” gözü ile bakarsanız, yaşadığınız duygunun üzerine daha fazla düşer ve psikolojik olarak hastalanırsınız.
Mesela yeni girdiğiniz bir ortamda kendinizi rahat hissedemiyorsunuz, o ortamdan çıkıp gitmek istiyorsunuz diyelim. Sonrasında ise eve döndüğünüzde kendi kendinize “Ben galiba utangaç bir insanım; çünkü o ortamda kendimi hiç rahat hissetmedim.” gibi bir telkinde bulunmanız ve internetten “Utangaçlık nasıl yenilir? ” gibi bir araştırma yapmanız neticesinde psikolojik olarak kendinizi daha kötü hisseder, utangaç bir insan olduğunuza inanmaya başlar ve utangaçlık probleminizi çözmeden yeni ortamlara girmeyeceğinizi düşünürsünüz. Ancak burada fark etmeniz gereken nokta: Yaşadığınız doğal olan kaygı duygusuna problem gözü ile bakmanız, bu problemi ise utangaçlık olarak değerlendirmenizdir.
Neticesinde ise utangaçlık duygusunu yenip artık daha rahat bir insan olarak ortamlara girmeye çalışmanızdır. Burada sorunu kendi kendinize başlatmaktasınız; çünkü yeni insanlar ile tanışma esnasında herkes kendisini stresli, heyecanlı hisseder. Bu tarz durumlarda yaşanılan duygular tamamen doğaldır. Doğal olmayan “Ben kendimi neden rahat hissetmiyorum?” deyip bunun üzerine düşmek ve kendi kendinize bir sorun oluşturmaktır.
İnsanlardaki psikolojik problemlerin oluşmasında ki temel sebep: Yaşadıkları doğal duygulara hastalık gözü ile bakmalarıdır. Ancak hastalık gözü ile baktıkları duyguları dünyanın en güçlü psikolojisine sahip insanlarda yaşamaktadır. Unutmayın ki:
- Yeni girdiğiniz ortamlarda ilk başlarda kendinizi rahat hissetmeyeceksiniz.
- Topluluk önünü konuşma yapmaya çıktığınızda kendinizi rahat hissetmeyeceksiniz.
- Hayatınızda ilk defa yapacağınız bir eylemde kendiniz rahat hissetmeyeceksiniz.
- Reddedilmekten , beğenilmemekten, rezil olmaktan korkacaksınız.
- Herhangi bir iş üzerinde çalışmaya başladığınızda bunalacak, sıkılacaksınız.
- Geçmişte yaşadığınız acı bir olay var ise o olay aklınıza gelince üzüleceksiniz.
- Size saygısızlık yapıldığında sinirleneceksiniz.
- Topluluk içinde yapacağınız davranışlarda “İnsanlar ne der?” diye düşüneceksiniz.
Kısacası hayatınızın içerisinde olumsuz duyguları her zaman hissedeceksiniz. Önemli olan: Hissettiğiniz bu olumsuz duygular ile beraber hareket etmek ve duyguların doğal olduğunu kabul etmektir. Mesela yeni insanlar ile tanışacağınız zaman, kendinizi gergin hissettiğiniz anda, yaşadığınız bu duygunun doğal bir duygu olduğunu kabul edin ve o duyguya rağmen anın içinde olduğunuzu, her şeyin yolunda gittiğinin farkına varın.
Duygularınızı hissederek hareket etmeye devam eder, bulunduğunuz ortamdan ayrılmak için fırsat kollamazsanız, duygularınız kontrol etmeye başlarsınız. Bu da bir insanın en büyük kişisel gelişimlerinden birisidir. Ancak yaşadığınız olumsuz duygulardan kaçar, bu olumsuz duyguları hissetmemek için internetten araştırmalar yapıp, videolar izleyip sonrasında bu duyguyu hissetmeden hareket etmeye çalışmanız neticesinde hiçbir şey elde edemez ve bilinçaltı düzeyde kendi kendinizi hasta olarak görürsünüz. İnternete yazacağınız ” Özgüven nasıl kazanılır ? ” cümlesini, bilinçaltı zihniniz özgüveniniz olmadığı yönünde yorumlar ve kendinize özgüveni olmayan bir insan gözü ile bakmaya başlarsınız.
( Bkz: Bilinçaltı nedir? Nasıl çalışır? )
Bu yüzden hayatınız içerisinde yaşadığınız tüm duyguların doğal olduğunu, bu duyguların sizin önünüzde bir engel olmadığını sadece beyninizin sizi konfor alanı içerisinde tutmaya çalıştığının bilincinde olun. En önemlisi de yaşadığınız olumsuz duygulara rağmen hareket etmeye başlayın. Bu şekilde düşünür ve hareket etmeye başlarsanız, sosyal ilişkilerde daha rahat bir pozisyona geçersiniz; çünkü sizinle mücadele eden iç sesiniz ortadan kalkar.
En Kötü Sonuç Harekete Geçmemekten İyidir!
Hayatımız içerisinde rahat hissedemediğimiz, stresli olduğumuz, kaygı duyduğumuz için yapmak istediğimiz bir çok eylemi yapmaktan vazgeçeriz. Hep iyi hissedeceğimiz günü bekleriz. O iyi gün geldiğinde harekete geçmeye başlayacağımızı düşünürüz. Ancak ne yazık ki iyi hissedeceğimiz günde bir türlü gelmez. Neticesinde ise yapmak istediğimiz eylemler zihnimizde takılıp kalır ve farkında olmasak da bizleri yorar.
Burada şu gerçeği açıklığa kavuşturalım: İyi gün, hazır olduğum gün, iyi hissettiğim gün tarzında bir şey yoktur! Bu beklentiler içerisinde olmak bizim kendi kendimizi kandırmamızdan ibarettir. Bugün rahat hissedemediğin için ertelediğin eylemlere karşı diğer gün, diğer ay, diğer yıl yine rahat hissedemiyeceksin. Ta ki harekete geçmeye başlayıncaya dek! Herhangi bir eylemi yaparken kendinizi rahat, sakin hissetmek istiyorsanız: ilk önce kendinizi rahatsız hissetmeniz gerekir. Nasıl ki spor yapmaya başladığınız ilk zamanlarda tüm vücudunuz sızlıyorsa, herhangi bir eylemi yapmaya başladığınız ilk zamanlarda da kendinizi kötü hissedeceksiniz.
Bunun sebebi ise Beynin konfor alanından çıkması ile açıklanabilir. Konfor alanından çıkmaya başlayan beynin yapacağı ilk işlem kendisine yeni bir konfor alanı oluşturmak olur. Bunun adına ise “Gelişim” denir. Gelişimin, harekete geçmenin doğasında stres, kaygı gibi duygular vardır. Bu duyguların olmadığı yerde gelişim gerçekleşmez. Mesela Fitness kitapları okuyarak, vücunuzdaki kasları geliştiremezsiniz. Aynı şekilde arabaların tüm teknik bilgilerini bilseniz de direksiyonun başına oturmadan araba sürmesini öğrenemezsiniz; ancak direksiyonun önüne geçtiğinizde yaşadığınız kaygı duygusuna rağmen arabayı sürerseniz, araba sürmesini çok az bir teknik bilgi sayesinde bile öğrenebilirsiniz.
Bu bilgiler doğrultusunda şu gerçeğin farkına varın: Eyleme geçmek için kendinizi hiçbir zaman rahat ve hazır hissetmeyeceksiniz, ta ki eyleme başlayana kadar!
Davranışlarınızın Duygularınız Üzerindeki Etkisi
Hayat içerisinde, davranışlarımızın duygularımızı oluşturmada çok büyük etkisi vardır. Mesela spor yapan bir insanın spor esnasında kendisini olduğundan daha güçlü hissetmesi buna örnek olarak verilebilir. Bir başka örnek verecek olursak yolda yürürken, ayaklarınızı geniş bir şekilde açarak yürümeniz, ayağınız ile yere sağlam basmanız, kollarınızı açarak yürümeniz ( Burada kasıntı bir duruştan bahsetmiyorum ) başınız dik bir şekilde karşıya bakmanız, size kendinizi daha güvende ve daha rahat hissettirir.
Bu yüzden hayatınız içerisinde kaygı ve stres duygularını yaşayacağınız herhangi bir ortama giderken, olabildiğince kendine güvenen ve rahat davranışlar sergileyin . Rahat hissetmenin yolu bu şekilde gerçekleşir. Buradaki önemli nokta: Kendinizi rahat hissetmezseniz de rahatmışsınız gibi davranmanızdır. Çünkü sizler bilinçli zihniniz ile kendinizi rahat hissetmediğiniz halde davranışlarınıza dikkat ederseniz, beyninize “Kontrol bende” sinyallerini gönderirsiniz. Sonuç itibari ile beyniniz gönderdiğiniz sinyale uyar ve kaygı, stres duygularını azaltır.
Burada fark etmeniz gereken bir diğer nokta: Zihniniz sizin telkinlerinize göre duygularını oluşturmasıdır. Mesela yapacağınız bir konuşma öncesinde kendi kendinize “Bu iş çok zor, çok heyecanlıyım, ya rezil olursam” gibi telkinlerde bulunursanız, yaşayacağınız doğal olan heyecan duygusundan daha fazla heyecan yaşarsınız. Bu sebepten ötürü, bir eyleme girişmeden önce daha az heyecan yaşamak için eylemi gözünüzde olabildiğince sıradanlaştırın. Kendinize bu yönde telkinler verin.
Unutmayın ki: Davranışlarınızın ve düşüncelerinizin duygularınızın oluşmasında çok büyük etkisi vardır. Bu gerçek doğrultusunda: Gün içinde elinizden geldiğince davranışlarınızı, düşüncelerinizi kontrol edin. Davranışlarınızı ve düşüncelerinizi yönetin. Neler yapabiliriz? diye soracak olursanız;
- Yürüyüşünüz, her zaman yukarıda bulunan fotoğraftaki şekilde olmalıdır. Ellerinizi cebinize sokup yere bakarak yürümeyin. Bu üzerinizde olumsuz etki yaratır.
- Oturuş şeklinize dikkat edin: Oturduğunuz yerde sandalye, koltuk her ne olursa olsun sırtınızı yaslayın. Öne doğru eğilerek oturmayın!
- Tokalaşma esnasında karşıdaki insanın elini sert bir şekilde sıkın.
- Sohbet başlattığınız bir kişinin gözlerinin içine bakın ve anlattığı olaylara, kafanızı hafif hafif sallayarak onay verin. Eğer siz konuşma esnasında karşınızdaki insanın gözleri sizin üzerinizde değilse, sohbeti bitirip ayrılabilirsiniz. Çünkü orada sizin ne dediğinize önem vermediğini işaret etmektedir.
- Ses tonunuza yükselterek konuşun. Ses tonunuzu yükselterek konuşmak, ruhunuzu açacak, kendinizi güvende hissettirecek en önemli eylemlerden bir tanesidir. Sosyal ortamlarda, sadece ses tonunuzu yükselterek konuşmak bile rahat hissetmenizi sağlar.
- Güler yüzlü olun: İnsanlar kendilerini güvende hissedebildikleri ortamlarda kalmak isterler. Sizin karşınızdaki insana güven verebileceğiniz en etkili davranış ise; gülümsemektir. Gülümsemenin duygularınız üzerinde de çok büyük etkisi vardır. Rahatlamanızı, sakin kalmanızı sağlar.
İnsanlar arasında bu şekilde kasıntı durarak sosyal ilişkilerinizi geliştiremezsiniz . Sakin ve güler yüzlü olmak ilişkilerde size her zaman kazandırır .
Peki kendinizi sosyal ortamlarda daha Rahat hissedebilmek için hangi DÜŞÜNCE KALIPLARINA sahip olmalısınız:
- İlk sahip olmanız gereken düşünce: Yeni gireceğiniz sosyal ortamlarda stres, kaygı gibi duyguları yaşayacağınızı bilmeniz ve bu duyguların doğal olduğunu kabul etmenizdir. İlk defa yapacağınız eylemlerde her zaman stres, kaygı gibi duyguları hissedersiniz; çünkü ilk defa yaptığınız eylemlerde konfor alanınızdan dışarı çıkarsınız. Konfor alanından çıkmaya başlayınca yavaş yavaş bir bilinmezliğin içine girersiniz. Beynimiz bilinmemezlikten hoşlanmadığı için , bizi konfor alanımızda tutmak için elinden geleni yapar. Her insanın belirli bir konfor alanı olduğu için her insan ilk defa yapacağı eylemlerde stres ve kaygı duygusunu hisseder. Bu durum tamamen doğaldır.
- Bu yüzden doğal olarak yaşayacağınız duyguları yok etmeye çalışmayın! İsteseniz de yok edemezsiniz. Ben yok ederim diye düşünür ve yaşadığınız doğal duyguların üzerinize düşerseniz, psikolojik olarak hasta olursunuz.
- Rahatlığın, rahatsızlıktan sonra geleceğinin farkına varın! Bu düşünce kalıbını örnek vererek açıklamak gerekirse; ağırlık kaldırma örneğiniz verebiliriz. Spora ilk başladığınız zamanlarda 10 kg bir ağırlığı kaldırırken zorlandığınızı varsayalım; eğer 1 ay boyunca düzenli olarak ağırlık kaldırırsanız, ayın sonunda 10 kg’lık ağırlığı çok daha rahat kaldırdığınızı hissedersiniz; çünkü beyniniz, 10 kg’lık ağırlığı kaldırırken yaşadığı acıyı tekrardan yaşamamak için kendisine yeni konfor alanı oluşturur. Yani kendisini geliştirir. Netice itibari ile ilk başlarda zorlanarak kaldırdığınız 10 kg’lık ağırlığı 1 ay sonunda çok daha rahat bir şekilde kaldırmaya başlarsınız. Fark ettiyseniz: Rahatlık, acıdan sonra geldi.
- Yukarıda verdiğimiz ağırlık örneğini sadece vücudunuz açısından düşünmeyin, ruhsal anlamda gelişmenizde aynı şekilde gerçekleşir. Mesela yeni girdiğiniz sosyal ortamda ruhsal olarak kendinizi rahat hissetmezsiniz; ancak belirli bir zamandan sonra rahat hissetmeye başlarsınız. Ruhsal gelişim ile fiziksel gelişim aynı şekilde çalışır. İki gelişimde de ilk başta kendinizi rahat hissetmezsiniz. Sonradan rahat hissetmeye başlarsınız. Bu yüzden bu gerçeğin farkında olun . “Ben neden böyle hissediyorum diye kendinizi hırpalamayın.”
- ( Bkz: Gelişim Nasıl Başlar ? )
- En kötüsü ne olabilir ki? sorusunu kendinize sorun. Eyleme geçmenizi engelleyen korku duygusunu hissettiğinizde kendinize bu soruyu sormanız neticesinde daha rahat bir şekilde harekete geçersiniz; çünkü bu soruya verdiğiniz cevap ile birlikte ölmeyeceğinizin, başınıza bir şey gelmeyeceğinin farkına varırsınız. Zihninize “En kötü bu olabilir ” der ve zihninizi bir bilinmemezlikten kurtarırsınız. Sonuç olarak ise daha rahat bir şekilde eyleme geçersiniz.
- Kendinizi rahat hissetmediğiniz halde harekete geçerseniz, rahatlığın sizi bulacağının bilincinde olun. Korkularınız ile yüzleşmeye, zorluklar ile mücadele etmeye başladığınız ilk anlarda kendinizi çok stresli ve rahatsız hissedersiniz. Ancak bu duygulara rağmen harekete geçmeyi başarırsanız eyleminizin sonunda kendinizi çok daha rahat ve çok daha mutlu hissedersiniz. Kendinizi gergin, stresli hissetiğiniz anlarda “Şuan böyle hissediyorum ama 5 dk gibi kısa bir zaman sonra kendimi daha rahat ve daha mutlu hissedicem” telkininde bulunun.
- Sadece sizin rahat hissedemediğinizi düşünmeyin! Herkes rahat hissetmiyor. İnsanların büyük çoğunluğu sosyal ilişkilerde sadece kendilerinin stres altında olduklarını düşünüyorlar. Ancak bu tamamen yanlış bir düşüncedir. Çünkü yeni tanışacağınız insanlarda sizinle tanışırken konfor alanlarının dışına çıkmaktadırlar. Konfor alanı dışına çıkmanın yasası ise stresli, gergin hissetmektir. Bu yüzden karşıdaki insanda sizinle tanışırken kendisini gergin ve stresli hissetmektedir; Yani tanışma esnasında paylaştığınız duygular ortaktır.
- Sosyal ortamlara girmek zorunda değilsiniz! Bunun bilincinde olun. Yani kendi kendinize “Ben yeni insanlar ile tanışmalıyım, korkularım ile yüzleşmeliyim? ” gibi telkinlerde bulunmayın. Zorunluluk psikolojisi ile harekete geçmek size çok zor gelir ve sizi yıpratır; çünkü bilinçaltı zihniniz, zorlamadan nefret eder. Bu yüzden herhangi bir eylemi gerçekleştirmek için harekete geçmeden önce, ” O eylemi gerçekleştirmek zorunda olmadığınızın ancak eğlenme amaçlı yapmak istediğinizin” telkininde bulunun. Yapacağınız eylemlere eğlenme gözü ile bakın. Bu tarz bir yaklaşımla harekete geçmeniz neticesinde beyniniz mutluluk hormonu salgılar. Ancak “Zorunluluk Psikolojisi ” ile harekete geçmeniz stres hormonu salgılar. Bu yüzden herhangi bir eylemi gerçekleştirmeden önce rahat olmak istiyorsanız, o eylemi yapma zorunluluğunuzun olmadığının bilincinde olun.
Hayır tanımıyorum.
Verdiği öğretiler bu makaleye uygunsa, ayakları yere sağlam basan öğretiler, tavsiyeler veriyordur.
Dostum peki herhangi bir psikoloji egitimi falan aldın mı yoksa sadece kendi edindigin tecrübelerin mi?
Kendi tecrübelerim, araştırmalarım psikoloji eğitimim yok.
Anladım teşekkür ederim cevap verdiğin
Zevkle takip ediyorum yazılarını
Rica ederim, iyi günler.
Anladım teşekkür ederim cevap verdiğin
Zevkle takip ediyorum yazılarını
Selam admin yazıların güzel takip edyorum ; bu dediklerin sosyal fobililer için geçerli mi ?
Geçerlidir ?
Teşekkür ederim artık şu illeti def edelim o zaman
Rica ederim, iyi günler…