Bedel Ödemek Sadece Size Ait Değil!

Bedel ödemek, kazanan bir insan olmak için kabullenilmesi gereken ilk gerçek…

Hayatın içerisine giren ve kazanmanın” önemini anlayan insanlar,  kazanmak için bir hedef doğrultusunda ilerlerler,  mücadele ederler.

Bu insanlar için bir hedef doğrultusunda mücadele etmek, çalışmak hayatlarının ana eylemlerinin bir tanesidir; çünkü istedikleri hayatı yaşayabilmeleri için, hayallerini gerçekleştirebilmek için kazanmaları gerektiğini bilincine erişmişlerdir ve kazanmak için de mücadele etmeleri, çalışmaları gerektiğini bilirler.

Ancak bu insanlar, kazanmak için verdikleri mücadelede yanlış bir bakış açısı yüzünden bir sorunla karşılaşırlar. Eğer bu soruna karşı, doğru bir bakış açısı ile yaklaşmazlar ise kazanmak için vermiş oldukları mücadeleden vazgeçme noktasına gelebilirler.

Peki nedir bu sorun?

Bu sorun “çalışmaktan ötürü hayatı yaşayamadığını düşünme sorunu“dur. Nitekim kazanmak için bir hedef doğrultusunda mücadele eden insanlar, zamanlarının büyük çoğunluğunu çalışarak geçirirler ve bu çalışmalarından ötürü birçok zevklerinden, eğlencelerinden vazgeçerler.

İşte bu vazgeçişten sonra bu insanlarda, belirli bir zamandan sonra bazı yanlış bakış açıları yüzünden “hayatı kaçırıyorum, hayatı yaşayamıyorum” hissi, düşüncesi  ortaya çıkar ve kişi farkında olmasa bile büyük bir sorunla karşı karşıya kalır. Çünkü bu şekilde düşünmek kişinin  artık istekli bir şekilde çalışmasını engeller, iş üzerindeki odak noktasını dağıtır, daha da ilerisinde mücadelesinden vazgeçmesine bile neden olabilir.

bedel-ödemek
Bedel ödemek

Bu sebepten ötürüdür ki bu soruna karşı doğru bir bakış açısı ile yaklaşılması gerekir. Ancak ilk başta böyle bir sorunun neden ortaya çıktığını anlayalım.

YAZI İÇERİĞİ ;

 Kendi Hayatınızı Boş Hayatlarla Kıyaslamak

Mücadeleci insanın, “hayatı yaşayamadığını” düşünmesinin ve bu şekilde bir sorunla karşı karşıya kalmasının en önemli nedeni kendi hayatını boş insanların, yani hayatta hiçbir amacı olmayan insanların  hayatları ile kıyaslamasıdır.

Nitekim amacı olmayan kesimin çalışmak için de bir amaçları olmadığı için vakitlerini genelde kendi zevklerine ayırırlar ve dışarıya bunu lanse ederler. Mesela gün içerisinde gittikleri 3 farklı cafenin fotoğrafını paylaşırlar. (Tam zamanlı işsizler)

İşte bu noktada bir hedef doğrultusunda çalışan insan, kendi hayatını bu insanlarla kıyaslarsa  “Ben burada çalışıyorken, insanlar ne güzel dışarıda eğleniyor, ben ise yoruluyorum” triplerine girerse hayatı yaşayamadığı sorunu ile karşı karşıya kalır.

Ancak bu  çok yanlış bir bakış açısıdır. Çünkü sizler, hayatı yaşamamayı değil, geleceğinize yatırım yapmayı  tercih ediyorsunuz. Arada ince bir çizgi var. İşte bu ince çizgiyi fark etmek çok önemlidir.

Eğer siz  mücadele eden bir insan olarak kendinizi boş tayfa ile kıyaslarsanız “çok çalıştığınızı, bu yüzden hayatı kaçırdığınızı” düşünürsünüz. Ancak sevgili dostlar bu gerçeği yansıtmaz.

Nitekim yukarıda söylediğim üzere sizler çalışaraktan hayatı yaşamaktan vazgeçmiyor,  geleceğinize yatırım yapıyorsunuz.

Ayrıca şunu da bilmek gerekir ki dışarıda kendi zevkleri doğrultusunda hareket eden birçok insan varsa, kendi geleceği için çalışan, büyük bedeller ödeyen birçok insanda vardır.

Buradaki yanlış olan tutum sizin kendinizi boş bir hayat yaşayan insanlarla kıyaslamanızdır.

Konuyu daha iyi anlatmak için kendi hayatımdan bir örnek vermem istiyorum. Bir zamanlar belli başlı iki işi üzerinde yoğun bir şekilde çalışıyordum.

Bu çalışmadan ötürü kendi hayatımda ne sosyallik kalmıştı ne de bir aktivite. Sadece otomatiğe bağlamış bir şekilde belirli hedeflerimi gerçekleştirmek için çalışıyordum.

Tabi bu yoğun temponun ardından kendi kendime triplere girmeye başladım. İşte “çok çalışıyorum, acaba hayatımı kaçırıyorum? Herkes geziyor ben niye çalışıyorum?” tarzında söylenmeye başlamıştım.

Yani anlayacağınız kendi kendime triplere giriyordum. Ancak ardından uzun zamandır görüşmediğim bir arkadaşımla karşılaştım ve onunla yarım saat kadar sohbet ettik. Bu arkadaşım lise terkti ve lisede zamanında meslek öğrenmeye gitmişti.

Neyse sohbetimiz esnasında  aradan geçen yılların ardından bana çalışmış olduğu iş üzerine iki tane dükkan açtığını, altında 10 kadar elaman çalıştırdığını, her ay 50 bin TL kadar net giderinin olduğunu ve bunu karşılayamadığını, yaptığı bazı işlerin parasını alamadığını, işlerin biraz sarpa sardığını ve belki evini satmayı düşündüğünü ve en önemlisi de bazı açıklarını kapatmak için sabahtan akşama kadar çalıştığından bahsetti.

İşte o zaman o yarım saatlik sohbetimizin sonunda benim kafamda bir düşünce belirdi ve kendi kendime dedim ki “Sadece sen değil, birçok insan hedeflerine ulaşmak için büyük bedeller ödüyor. Hatta senin ki ne ki?” Ve o zaman gerçekten içimde bir rahatlama belirmişti. Çünkü olaylara bakış açım değişmişti.

Öncesinde sadece dünyada bir tek ben varmışım, sanki bir tek ben yoruluyormuşum, sanki bir tek ben fedakarlıklar yapıyormuşum gibi hissederken artık sadece benim hedeflerime ulaşmak için bedeller ödemediğimin farkına vardım.

Farkına vardım ki bir hedef doğrultusunda mücadele eden her insan, büyük bedeller ödüyormuş.  O zamandan sonra bir işe başlayacağım zaman, ödeyeceğim bedelleri gözümde pek fazla büyütmem. İçimdeki “Ama yorulacaksın” diyen sese karşı “Bir tek ben değil, herkes yoruluyor” cevabını veririm. Çünkü farkındayım ki gerçekten bir hedef doğrultusunda mücadele eden her insan yoruluyor.

Her insan bazı fedakarlıklar yapıyor. Hatta bazıları “vay be” dedirtecek cinsten büyük bedeller ödüyor. İşte bu noktada içimizdeki “mızmızlanan o çocuğa” kulak vermemek ve bedel ödemek olgusunun  farkında olmak oldukça önemlidir.

Kısacası sevgili dostlar bir hedef doğrultusunda mücadele ediyorsanız, kendi hayatınızı boş hayatlarla kıyaslamayın; çünkü bunu yaparsanız, yüksek ihtimalle “hayatı yaşayamıyorum, çok çalışıyorum” triplerine girer ve mücadelenizden vazgeçebilirsiniz;  ancak kendinizi dolu hayatlarla kıyaslarsanız, “benim yaptıklarım ne ki?” dersiniz ve daha fazla çalışmak için gayret sarf eder, bedel ödeme olgusunu içselleştirirsiniz.

Başarı İçin Minimum Sosyal Hayat

Hayat içerisinde bir hedefe ulaşmak, başarılı olmak için bazı fedakarlıkları göz önünü almalıyız. Nitekim sevgili dostlar, bizlerin zaman ve enerjisi oldukça kısıtlıdır. Eğer bu kısıtlı olan zaman ve enerjimizi hedefimiz doğrultusunda kullanmazsak, başarı gelmez.

Bu noktada, başarı için sosyal hayatımızdan ödün vermek, fedakarlık yapmak bizim için oldukça karlıdır. Çünkü sosyal hayatımız, farkında olmasak da en çok zamanımızı ve enerjimizi öldüren aktiviteleri kapsar.

Mesela her gün arkadaşlarınızla cafelere gitmek ve orada ortalama 3 saatinizi geçirmek. Sadece sürekli olarak yaptığınız bu  aktivite bile sizin ayda 90 saatinizi çöp eder.

Bu yüzden başarıya ulaşmak için, sosyal hayattan ödün vermek oldukça önemlidir. Ancak günümüz dünyasında, birçok insan sosyal hayatından ödün vermemektedir. Çünkü dışarıya “asosyal” olarak gözükmekten korkmaktadır.

Bu konu hakkında şunu bilmelisiniz ki bir hedefe ulaşmak için sosyal hayatınızdan ödün vermek, yani asosyal bir hayatı tercih etmek sizin sosyal yeteneklerinizin olmadığı anlamına gelmez. Sadece var olan enerjinizi ve zamanınızı sosyalleşmek yerine, geleceğinize yatırım yaptığınız anlamına gelir. Bunda da korkulacak, utanılacak bir durum yoktur.

Zaten  zaman ve enerjiyi çalışmaya aktarmak bakımından başarıya ulaşmanın önemli bir bir koşulu da “asosyal” bir hayatı tercih etmektir. Nitekim başarılı insanlar  başarıya ulaşmak için hayatlarının belirli dönemlerinde asosyal bir hayatı doğal olaraktan tercih etmiştir.

Öyle ki girişimci sayfalarında örnekleri gösterilen o Steve Jobs, Elon Musk ve diğerleri ulaştıkları noktalara, Starbucks’ta her gün kahve içerek  ulaşmamışlardır. Çalışarak, mücadele ederek ve en önemlisi de bazı fedakarlıklar yaparak ulaşmışlardır. Bu fedakarlıkların en başında da sosyal hayatları vardır.

Bu noktada sevgili dostlar, başarı için sosyal hayatınızdan feda etmesini bilin ve “asosyal” olmaktan korkmayın. Nitekim başarıya ulaşmış birçok insan, zamanlarında doğal olarak dan “asosyal” bir yaşantıyı tercih etmişlerdir ve bu tercihleri onların başarıya ulaşmalarını sağlamıştır.

“Bedel ödemek sadece size ait değil!” başlıklı makalemin sonuna geldik. Umarım sizlere yardımcı olabilmişimdir. Aklınıza takılan yerleri yorum kısmında belirtebilirsiniz. 

 

Bir cevap yazın