Cesaret, istisnasız her insanın sahip olmak istediği bir duygudur. Cesur davranmak da her insanın sergilemek istediği bir eylemdir. Nitekim cesaret, her insanın üzerine giymek isteyeceği bir kılıftır. Bazı insanların, cesaretli davranış sergileme özelliği olmasa dahi çevresindeki insanlara kendisini cesaretli bir insan olarak tanıtmaya çalışması, sohbet esnasında “Sem kimsin dedim lan” gibi ego yüklü cümleler kurması, bu iddiayı tesciller.
İnsanların, özellikle de erkeklerin, kendilerini cesaretli göstermeye çalışmalarındaki sebep: Güç ve cesaretin bağlantılı olmasından kaynaklanmasıdır. Bizler sosyal ilişkilerimizde fark etmesek de diğer insanlara kendimizi cesaretli göstermeye çalışırız. Çünkü kişi bilinçaltı düzeyde bilir ki cesur değilsen karşıdaki insanlar seni korkak olarak algılar. İnsanların bizi; korkak görüp, itici olduğumuzu düşünmeleri yerine, cesur görmelerini istemek doğal bir eğilimdir. Ancak çevremizdeki insanlara “Mış” gibi yapmak yerine, gerçek cesaretin ve cesurca davranışların ne olduğunu bilmek bizler için daha faydalı olacaktır.
Gerçek anlamda cesaret sahibi olan bireyler, hayatta daima diğer insanlara göre bir adım daha öndedir. Nitekim onlar, belirsizliğe adım atmak ve korku anında kaçmak yerine oldukları yeri koruma eğilimindedirler. Bu onlarda bir refleks haline gelmiştir. Bu durumda bizlere gösterir ki: Cesaret öğrenilebilir bir olgudur.
Birçok insan, “Cesaret öğrenilebilir mi? Cesaret doğuştan mıdır? Sonradan öğrenelebilir mi?” sorularına, hayır cevabını verir. Onlara göre, cesaret duygusu, doğuştan gelen bir duygudur ve sonradan kazanılmaz. Ancak bu bakış sığdır. Nitekim, cesaret duygusunun zıttı olan korku duygusu bile sonradan öğrenilen bir duygudur. Çok az korku türü doğuştan gelir. Diğerlerini sonradan öğreniriz.
Bu makalemde sizlere, temel olarak cesaret nasıl kazanılır? Cesur olmak için ne yapmalı? sorusunun cevabını vermeye çalışıcam; ama ilk olarak, cesaret nedir? veya cesaret ne anlama gelir? Sorularına cevap verelim.
YAZI İÇERİĞİ ;
Cesaret Nedir? Cesaret Ne Anlama Gelir?
Cesaret kavramının ne olduğunu bilmek için ilk olarak, korku kavramın ne olduğunu bilmeliyiz. Nitekim, cesaret korkudan sonra oluşan bir duygudur. Peki korku nedir? Korku duygusu: İrade ve mantıkla kontrol altına alınamayan, insanın içini daraltan, yakın bir tehdit hissi olarak açıklanabilir. Bu açıklamadan anlayacağınız üzere, korkunun gerçek anlamda mantığı yoktur.
- Kediden korkan bir insana “Korkmana gerek yok o şirin bir hayvan” gibi yüzlerce mantıklı cümle kursanız bile o kişinin kediye karşı olan korkusu dinmez . Bu bilgiyi içselleştirmeniz, karşıdaki insanı anlamanıza yardımcı olur.
Bazı insanlar karşıdaki insanın korku duygusunu anlamadan, ona bağırarak, mantıklı açıklamalar yaparak korku duygusunu yok etmeye çalışır. Bu davranış, karşıdaki insanın korku duygusunu yok etmez, sadece size karşı olan öfkesini artırır. Bu yüzden, herhangi bir varlıktan, olaydan korkan bir insanı korktuğu eylemi yaptırmak için zorlamayın. Korkuyu yenmek başka yollar ile gerçekleşir.
Korkularımızın büyük bir çoğunluğu sonradan öğrenilir ve bilinçaltı zihnimize kayıt edilir. Bu aşamadan sonra, korktuğumuz olayın gerçekleşebileceği her yerden kaçmaya başlarız. Çünkü korku duygusu bizleri, doğal olaraktan kaçma eğilimine iter. Kaçma eğiliminin arkasında ise çok kuvvetli bir duygu vardır.
Korktuğumuz anda kaçma davranışını sergilemek o kadar kuvvetli bir duygunun sonucunda oluşur ki sanki o anda oradan uzaklaşınca dünyanın en mutlu insanın biz olacağını düşünür ve hissederiz. Ancak kaçınma davranışını sergiledikten sonra, genellikle “Keşke ” orada kalsaydım ve yapmam gerekeni yapsaydım diye söylenir, sitem ederiz.
İşte cesaret demek, kuvvetli kaçma isteğine rağmen orada kalmak ve yapılması gerekenleri yapmak demektir. Cesaret nedir? Sorusunun en net cevabı da budur. Ayrıca cesaretin çekiciliği ve gücü göstermesi de buradan gelir. Çünkü çevredeki insanlar, duygularına kapılarak kaçınma davranışlarını sergilerken, cesur insan yerini korumuştur. Diğer insanlar, o anda, otomatik olarak, cesaretli davranan insanın güçlü olduğunu hissederler. Nitekim o kaçmamıştır!
Cesaret hakkında bilmeniz gereken en önemli bilgi: Cesaret, kitap okunarak veya videolar izleyerek kazanılmayacağı gerçeğidir. Nasıl ki kitap okuyarak içinizdeki korku duygusunu yok edemiyorsanız, kitap okuyarak cesaret duygusunu da oluşturamazsınız. Birçok insan, işin kolayına kaçarak evde özgüven veya cesaret kazanmaya çalışıyor. Nitekim okudukları kitaplar veya izledikleri videolar kendilerine bu yönde telkin veriyor. Ancak şunu bilin ki “Nasıl cesaret kazanılır?” Sorusunun cevabı kitap okumak veya film izlemek değildir.
(Bkz: Özgüven nedir? Nasıl kazanılır? )
Bugün, birçok kişisel gelişim uzmanı, insanlara özgüven, özdeğer , cesaret kazanmaları için kendi kendine telkin prensibini veya olumlamaları öneriyor. Nedir bu kendi kendine telkin ve olumlama? diye soracak olursanız, sizlere şu şekilde açıklıyım: Elinize bir kağıt alıyorsunuz, bu kağıda, ” Ben özgüvenliyim, ben cesurum.” gibi olumlu cümleler yazıyorsunuz ve aynanın karşısına geçerek, yazdığınız olumlu cümleleri tekrar ederekten, bilinçaltı zihninize kabul ettirmeye çalışıyorsunuz. Eğer 21 gün boyunca bu eylemi tekrarlarsanız, bilinçaltı zihniniz bu olumlu cümlelere inanıyor ve sizde artık cesur veya özgüvenli bir insan oluyorsunuz.
Teoride mükemmel gözüken bu cesaret kazanma tekniği, uygulamada hiçbir işe yaramaz. Çünkü bilinçaltı zihnin bir düşünceyi kabul etmesi için duyguya ihtiyacı vardır. Sen kendinin cesur bir insan olduğuna inanmak istiyorsan, cesaret duygusunu hissetmen gerekir! Peki, evin içinde aynanın karşısında, cesaret duygusunu nasıl hissedicen? Hiçbir eylem yapmadan? Arkadaşlar, açık ve net söylüyorum , cesarete sahip olmak için bu teknikler hiçbir işe yaramaz. Nitekim cesaret duygusu değerli bir manevi duygudur. Her değerli varlığın kazanımı için nasıl mücadele ediyorsak, cesaret sahibi olmak için de mücadele etmeliyiz.
Ben hayatımda daha önceleri kendi kendine telkin tekniğini çok kullandım. Aynanın karşısına geçtim, kağıda yazdığım olumlu cümleleri okudum durdum . Ancak hiçbir yararını görmedim. Sonrasında ayakları yere daha sağlam basan bir düşünceyi fark ettim, o düşüncede; “Olumsuz hissetmeye rağmen harekete geçmekti.” Emin olun bu düşünce yapısından sonra, harekete geçmek benim için çok daha kolay olmaya başladı. Çünkü artık evin içinde özgüven, cesaret kazancam diye, hayatdan kaçmak yerine, harekete geçerek, hayatın içine girmiştim. Hayatın içine girince, tüm olumsuz duyguları kabul ettim ve bu duygulara rağmen, harekete devam ettim. Kısa bir zaman sonra anladım ki bu işin tekniği buymuş.
Cesaret Kazanmanın İlk Adımı Korku Duygusunu Kabul Etmektir!
Hayatınız içerisinde hangi olumlu duyguyu kazanmak istiyorsanız, ilk olarak o olumlu duygunun önünde duran, olumsuz duyguyu yaşayın. Herhangi bir iş üzerine motive mi olmak istiyorsunuz? O zaman kendinizi hazır hissetmediğiniz halde harekete geçin. Yorgun hissediyorsunuz ama enerjik mi olmak istiyorsunuz? O zaman gidin spor yapın. Kendinizi cesur mu hissetmek istiyorsunuz? O zaman gidin bir tane korkunuzla yüzleşin. Kısacası, hayatınızda olumlu duyguları hissetmek için ilk olarak olumsuz duygulara maruz kalın. Çünkü bu işin tekniği bu!
Herhangi bir maddi veya manevi varlığı kazanmak için kendinizi iyi hissetmeyi beklerseniz, ömür boyu bekleyebilirsiniz. Nitekim beynimiz bizler için mükemmel an, diye bir şey oluşturmaz.
Toplum içerisinde, insanların düştükleri en büyük zihinsel tuzak: ” Mükemmel an” düşüncesinden oluşan tuzaktır. Nitekim herkes bir şeyler yapmak istiyor, herkesin güzel istekleri var ama kimse harekete geçmiyor; çünkü herkes oturmuş evinde ilham perilerini bekliyor (!) Kişinin isteği, üniversitede tıp okumak, gayet güzel bir istek, ancak kitap yüzü açmıyor. Neden diye sorunca “Ders çalışma isteği içime gelmiyor yaa” diye sitemlerde bulunuyor. Sonrasında ise gelsin başarısızlık. Kişinin isteği cesur, özgüvenli bir birey olmak, ancak harekete geçme, sosyal ilişkileri genişletme, sosyal korkulara maruz kalma gibi eylemlerde harekete geçme yok. Sonrasında kendisini sosyal ilişkilerde çekingen hissedince ” Ben neden böyleyim?” diye soru havuzuna dalıyor.
( Bkz: Sosyal İlişkilerde Rahat Hissetmek )
Arkadaşlar samimi bir şekilde söylüyorum, bu şekilde olmaz. Hayatınız içerisinde herhangi bir varlığı kazanmak istiyorsanız, hissettiğiniz veya hissedeceğiniz olumsuz duygulardan kurtulmak, ilham perilerinin gelmesini beklemek yerine, hissedeceğiniz olumsuz duyguları kabul edin! Sonrasında ise bu duygulara rağmen harekete geçin. İşte o zaman, mükemmel anın, size nasıl geldiğini göreceksiniz.
Cesur insanların, cesur davranışlar sergilemelerinin kaynağı, korkularına rağmen hareket geçmelerinden kaynaklanır. Emin olun onlarda ilk başlarda, çok şiddetli bir şekilde korku duygusunu hissetmişlerdir. Ancak içlerindeki kaçma duygularını bastırmışlar ve cesurca oldukları yeri korumuşlardır. Neticesinde ise korkuya rağmen davranış sergilemek, onların refleksleri olmuştur.
Hayatınız içerisinde herhangi bir korku duygusu hissettiğiniz anda, adım adım dahi olsa yerinizi korumaya çalışın. İçinizdeki “Buradan git” diyen sese rağmen, çok azda olsa ( 1 dk ) o korku duygusunun içinde kalın. İşte azar azar sergilediğiniz bu cesurca davranışlar neticesinde, cesaretli davranmak, belirli bir süreden sonra sizin için refleks olur. Yani beyniniz artık, korku duygusunu hissettiği anda, kaçmak yerine, cesur davranma eğiliminde olur. Bu eğilimde cesuru, korkaktan ayıran en önemli özelliktir. Aynı zamanda unutmayın ki “Cesaret nasıl kazanılır?” veya Cesaretli olmak için ne yapmalı? Sorularının cevabı da korktuğunuz anda olduğunuz yeri koruyabilmekte yatmaktadır.
Cesaretli Davranabilmek İçin İki Teknik
Hayatınız içerisinde, hangi davranışları sürekli olaraktan tekrar edersiniz, o davranışlar belirli bir süreden sonra sizin alışkanlığınız olur. Biz insanlara ait olan bu özelliği, doğru kullanırsak çok faydasını görürüz. Korktuğumuz anda, sürekli olaraktan kaçınma davranışlarını sergilememizin neticesinde, kaçmak bizler için bir alışkanlık haline döner ve bu kötüdür. Ancak korktuğumuz anda kaçmayıp, sürekli olaraktan atılgan davranışlar sergilememiz neticesinde ise atılgan davranmak bizler için alışkanlık haline gelir. Bu durum ise iyidir. Peki atılgan davranışlar nasıl sergilenir?
-
Beş Saniyeden Fazla Düşünmeyin
Korktuğunuz bir olay karşısında, harekete geçsem mi? Geçmesem mi? diye düşünmeye başlarsanız, harekete geçemezsiniz. Nitekim düşünmeye başladıkça, korktuğunuz durum ile ilgili olumsuz senaryoların hepsi aklınıza gelmeye başlar. Olumsuz senaryolar aklınıza geldikçe, korku duygunuz daha da şiddetlenir. Neticesinde ise harekete geçemezsiniz.
İlkel beyninizin, en büyük amacı: enerjisini korumak ve yaşama içgüdüsünü devam ettirebilmektir. İlkel beyin korku duygusunu, yaşama içgüdüsüne bir tehdit olarak algılar ve sizin korktuğunuz anda oradan uzaklaşmanız için elinden geleni yapar. Bu yüzden düşündükçe, korku duygunuzun etkisi altında kalırsınız. Düşünmek yerine, o anda yapmak istediğiniz eylemi gerçekleştirin. Emin olun, eylemi gerçekleştirdikten sonra, zannettiğiniz kadar “Korkmadığınızı” fark edersiniz. Dersiniz ki: Halbuki bu olay bu kadar basitmiş.
Toplumumuz içerisinde bazı insanlara, bunda “Cahil cesareti” var diye bir kavram kullanılır. Burada, cahil cesareti kavramından kast ettikleri: kişinin düşünmeden, harekete geçmesidir. Yani kişinin, şuan da anlattığımız 5 saniye kuralını, farkında olmadan uygulamasıdır. Cahil cesareti kötü müdür? Diye soracak olursanız, benim cevabım: ortada yaşam tehdidi olmadıktan sonra, hayır yönünde olur. Nitekim ders esnasında öğretmene ” Burayı anlamadım, tekrar anlatır mısınız?” diye sormanın, ne gibi bir tehdidi var ki? Veya öğretmene bu şekilde bir soru sormak için sorsam mı? Sormasam mı? niye düşünelim ki? Bu saçmalık olurdu.
Beş saniye kuralını sadece korku hissettiğiniz anda değil, nefise zor gelen her türlü durumda kullanabilirsiniz; mesela bugün ders çalışsam mı? Çalışmasam mı? diye düşünmeye başlamak yerine, düşünmeden gidin ve direkt olarak, kitabınızın başına oturun. Çünkü ilkel beyin enerji koruma üzerine programlı olduğu için düşünmeye başlamanız halinde, hiç ders çalışmak istemezsiniz . Neticesinde ise ders çalışmayı ertelersiniz.
( Bkz: Erteleme Hastalığı Nedir? Nasıl Kurtulunur? )
Bu yüzden hayatınız içerisinde, daha atılgan bir insan olmak istiyorsanız , düşünmek yerine, direkt olarak harekete geçin. Nitekim, bazı düşünceler ve bazı olumlu duygular hareket esnasında gelir. Olduğunuz yerden sadece düşünmek ile hiçbir yere varamazsınız.
(Bkz: 5 Saniye kuralı nedir? )
2.Sonuçları Umursamayın
Sonuçları umursamayan bir zihin yapısına sahip olmak, sizlerin daha rahat risk almasına ve atılgan olmanıza olanak tanır. Siz bir hedef belirledikten ve bu hedef doğrultusunda yapmanız gerekenleri yaptıktan sonra, gerisi zamana kalmıştır. Gerçekleştireceğiniz eylemin, sonuçlarını bilmek, sizin elinizde olan bir güç değildir! Bizler gelecek hakkında, sadece tahminlerde bulunabiliriz; ancak gelecekte hangi tahminimizin gerçekleşeceğini asla bilemeyiz.
Birçok insan acabalar havuzuna düşüyor ve harekete geçemiyor. Çünkü düşündükçe düşünüyor. Gün boyu zihninde “Şöyle mi olur? Böyle mi olur? ” gibi soru kalıpları dönüp duruyor. Neticesinde ise acabalar havuzundan çıkamıyor ve olduğu yerde kalmaya devam ediyor. Halbuki geleceği kontrol edemeyeceği gerçeğinin farkında olsa, bunları düşünmeden, daha girişken bir şekilde harekete geçerdi.
Burada söylediklerimden “Düşünme ” eylemini kötülediğim anlamını çıkarmayın. Benim sadece anlatmak istediğim: Hedef belirledikten ve karar verme sürecini atlattıktan sonra, eylem esnasında ” Doğru mu yapıyorum? Acaba yapmasam mı?” gibi düşünce kalıplarının , kişinin hareketini baltalayacağını anlatmaktır. Bizler harekete geçtiğimiz zaman, o anda, doğru mu? Yanlış mı ? yaptığımız bilemeyiz. Bunu bilebilmenin tek yolu: Denemektir.
Bu yüzden bir hedef belirlediğinizde ve harekete geçtiğinizde, eylemden doğacak olan sonuçları düşünmeyin. Çünkü düşündüğünüz sonucun, gerçek olma ihtimalini siz bilemezsiniz. Doğru mu yapıyorum? Yanlış mı yapıyorum? diye düşünmek , hareket esnasında sizlere sadece zarar verir. Belki hareketinizi bile durdurabilir . Bunun içindir ki: Hedef belirledikten ve karar verdikten sonra sonuçları düşünmeyin! Sadece eyleminize odaklanın. Bu tarz bir zihin yapısına sahip olmanız neticesinde, çok daha rahat bir şekilde risk alır, cesur davranışlar sergilersiniz.
Şimdi sana bi sorum olucak admin. Diyorsun ki ben telkinlerle hiç bir başarı elde edemedim peki şöyle düşündün mü o telkinler sonucunda bilinçaltın kabul ettiği için seni eyleme geçirmeye zorladı ? Yani en nihayetinde biliçnaltına telkin vererek hiç birşey gökten düşmez ama sana onu kabul ettirip seni ona doğru itmez mi seni .
İnanç, seni harekete geçirir ama aynanın karşısına gecipte kendi kendine teklin yaparak inanç geliştirmesin. Çünkü senin bir bilinçli zihnin var! Cebinde 1 TL para yokken, zenginlik telkini yapsan yaptığın telkine na kadar inanabilirsin ki?
Bence bana en büyük cesaret nedir diye sorulursa en büyük cesaret doğruları söylemektir derim
metinin yazarı kimdir, çok iyi yazılmış.