Anı yaşamak felsefesi veya anı yaşa felsefesi günümüz toplumundaki insanların, farkında olarak veya olmayarak en çok gerçekleştirmeye çalıştıkları düşüncedir. Çünkü bu düşünce kalıbı insan nefsine tamamen uygundur. (Sevilen bir yemeği yemek, Sevilen bir insanla saatlerce oturup sohbet etmek gibi)
İşte bu yüzdendir ki “Anı yaşamak” felsefesini bazı insanlar, farkında olmayaraktan gerçekleştirmeye çalışır. Peki nedir bu anı yaşamak felsefesi? Anı yaşamak ne demek? Öğretisi nedir? İnsanlara verdiği tavsiyeler nelerdir?
YAZI İÇERİĞİ ;
Anı Yaşamak Ne Demek?
İngilizcesi carpe diem olarak bilinen anı yaşmak kavramının topluma nerden sıçradığını bilmesem de tahminimce bazı kişisel gelişim kitaplarından sıçradığını düşünmekteyim.
Kitaplardan topluma sıçrayan bu felsefesinin verdiği öğreti, en özet açıklaması ile Şuanın farkında olmak ve şuanda yapılan işe odaklanmak yönündedir. Teoride harika gözüken bu öğreti, uygulamada hiçbir işe yaramaz. Hatta aksine, insanların daha kötü bir hayatı yaşamasına dolaylı yoldan sebep verir.
Bunun nedeni ise anı yaşamak felsefesinin verdiği öğreti, uygulamada insanların pervasızca yaşam biçimlerinin bahanesini oluşturur. Öyle ki insanlar “Anı yaşamalıyım” bahanesi ile birlikte; dengesiz, hedefsiz, plansız, bir hayat yaşamaya başlamışlar ve tamamen amacı olmayan insana dönüşmüşlerdir.
Amacı olmayan bir insanın verdiği rahatsızlık duygusunu da “Anı yaşıyorum, bir kere geldim zaten bu dünyaya” bahaneleri ile kapatmaya çalışırlar. Halbuki kendilerini bu tarz düşünceler ile aldatarak, hayatta kaybettiklerinin veya kaybedeceklerinin farkında değillerdir.
Anı Yaşamak Düşüncesine Kapılmış İnsanın Anatomisi
Hayatının merkezine “Anı yaşa” düşüncesini koymuş ve bu düşünce doğrultusunda hayatını yöneten bir insan, en temel düzeyde hayatın zorluklarından kaçma eğilimindedir.
Ancak bu zorluklardan kaçarken, kendisini rahat hissetmek ister. Nitekim yapması gereken onca zorlu eylemi yapmıyor, vicdanen rahatlaması gerekir. Peki kendisini nasıl rahat hissedebilir? Vicdanını nasıl rahatlatabilir? Tabii ki bazı bahaneler üreterek ve bahanelere sıkı sıkıya sarılarak.
İşte bu noktada “anı yaşamak” gibi düşünceler, hayatın zorluklarından kaçan insana yardımcı olur. Kişi bu düşünceler sayesinde gönül rahatlığı ile boş bir şekilde yaşayabilir. Buradan anlayacağınız üzere, aslında bu düşünceye kapılmış kişiler ” anı yaşamak bahane, boş yaşamak şahane!” zihniyetindedir.
Anı yaşamak düşüncesine sıkı sıkıya bağlanmış insanlar ile bu düşünceleri doğrultusunda tartışmaya girerseniz, sizlere genelde “Bak dostum yarın ölmeyeceğin garanti mi?” diye bir soru sorarlar, sonrasında sizin vereceğiniz hayır cevabı ile derler ki “Eeee o zaman ne gerek var geleceğini önemsemeye, anı yaşamaya bak sen” gibi bir tepki verirler.
Sonrasında sizin ama demenize kulak vermeden, tekrardan sordukları soruyu sorabilirler. Ve tartışmanız olduğu yerde dönmeye devam eder. Çünkü sizin vereceğiniz “Geleceğin için hedef belirle, yarınlarını bugün yaptığın eylemler oluşturur” gibi tavsiyeler, öğütler bu tip insanlara ağır gelir.
- Nitekim çok açık ve net bir şekilde söyleyebilirim ki bir hedef doğrultusunda çalışmak, mücadele etmek, gelecek için bir şeyler yapmak her insanın harcı değildir.
Toplumun büyük çoğunluğu, bunu yapamaz. Bunu yapamayan insanlarda, kendilerini rahatlatmak için “Ben anı yaşıyorum, zaten yarın ölmeyeceğimiz ne malum” der boş yaşantısına bir bahane bulmuş olur.
Bu yüzden bu tip insanlara karşı en mantıklı davranış hiçbir şekilde, görüşleri üzerinden tartışmaya girmemektir. Zaten onlarda savundukları düşüncenin boş olduğunu bilmektedirler ama kendilerini rahatlatmaları gerekiyor, çaktırmayın onları anlarmış gibi yapın.
Anı Yaşamak Düşüncesine Kapılmış İnsanın Hayattan Kaybettikleri
Basit zevkler peşinde koşmak, sadece günü sıkılmadan bitirmeye çalışmak, mücadeleden kaçmak, hayatta sizlere daima kaybettirecek olan tercihlerdir. Bu tercihler sizin konfor alanınızda kalmanızı sağlar ve o gününüzü stresli geçirmeden, olumsuz duyguları hissetmeden geçirirsiniz.
Ancak gün sonunda hiçbir şey kazanamazsanız. İşin kötü tarafı, bu şekilde devam ettikçe aradan 10 yıl geçse yine de hiçbir şey kazanamazsınız. Ve artık bayağılaşırsınız.
Tabii arada sırada içsesiniz der ki “Gelecekte bir gün yapacaksın, gelecekte senin de olacak, o yüzden boş ver” Bu ses, sizin içinizi rahatlatabilir. Ama bu rahatlıkta sizlere hiçbir şey kazandırmaz. Öyle bir noktaya gelirsiniz ki aradan yıllar geçmiş olur ve bakarsınız “Kazanabileceğiniz onca maddi ve manevi varlık varken siz hiçbirini kazanamamışsınız”
İşte bu noktada canınız gerçekten acıyabilir. Çünkü hayatınızda, geleceğinize önem vermeden yaptığınız tercihler sonucunda, gelecekteki yaşamınızda yaşayabileceğiniz güzel bir hayatı kaybetmiş olursunuz.
Bugün ki Tercihleriniz Yarınlarınızı Oluşturur
Dünya üzerinde her insana eşit bir şekilde dağıtılmış olan en değerli manevi varlık: Zamandır. Nitekim, herkesin gün içerisinde 24 saati vardır. Bu zamanı nasıl kullanacağınız, bizim özgür irademize kalmıştır.
İsteyen bu zamanını pervasızca eğlenerek geçirir, isteyen üniversite okumaya gider, isteyen meslek öğrenmeye gider vs. Tabii bazı insanlar, özgür iradeleri ile kendi hayatlarının şekillendiremezler. Çünkü onlar geçmişlerinde, yanlış tercihler yapmışlardır. Ve bu tercihlerinin de bedelini ödemektedirler; hapishanede yaşayan insanlar gibi.
Onların yarınları sadece her insanda var olan sıradan özgürlük olmuştur. Onlar özgürlüğe muhtaç kalmıştır. Sizin de şuanınız içerisinde yapacağınız tercihler, gelecekte neye muhtaç olacağınızı veya neyin keyfini süreceğinizi belirleyecektir.
Eminim ki birçoğunuz, muhtaç olan tarafta değil de keyif sürmek isteyen tarafta olmak isteyeceksiniz. Ancak bu isteğinizin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği tamamen şuanda yaptığınız tercihlere bağlıdır.
Eğer ben bugün “Anı yaşamak istiyorum, anı yaşamalıyım” zihniyetinde olursanız, ileride, yüksek ihtimalle, bazı varlıklara muhtaç olan tarafta olacaksınız. Paraya, işe vb varlıklara duyulan muhtaçlık gibi. Ama şuanınız da “Kendimi geliştirmeliyim, çalışmalıyım, hedef belirlemeliyim” zihniyetinde olursanız, o zaman da yüksek ihtimalle, geleceğinizin sefasını süreceksiniz.
Hayat daima zincirleme işler. Hayatınızda karşılaştığınız sonuçlar, karşınıza bir anda çıkıp gelmez. O sonuçlar, muhtemelen geçmişte verilen tercihler sonucunda oluşmuştur. Önemli olan ise senin şuandaki tercihlerinin neler olduğudur.
Belki farkında değilsin ama senin de şuanda birçok tercihin var. Kendini geliştirmeye çalışman veya kendini geliştirmeye çalışmaman gibi. Farkında ol veya olma hayatın içerisinde şuan sergilediğin davranışlar, tercihlerini oluşturuyor.
Bu tercihlerinin sonucunu da, ancak belirli bir zaman geçtikten sonra öğrenebilirsin. İşte o zaman ” Ya iyi ki yapmışım dersin ya da keşke yapmasaymışım dersin” Bu durum, bu kadar açık ve nettir.
Çuvaldızı Kendinize Batırmayı Bilin!
Hayat içerisinde söylenmiş keşkeler ne kadar acı bir durum olarak gözükse de aslında sizlerin olgunlaştığını, geçmişteki hatalarınızdan ders çıkardığınızı gösterir. Ve bu da bir erdemdir.
Nitekim hayatta keşkelerini dahi bulamayan milyonlarca insan vardır. Keşkelerini bulamayan insanlar için kötü durum şu ki onlar hiçbir zaman, yaptıkları hatalı davranışlardan ders çıkartamazlar.
Bu durum da geçmiş yaşantıdan kazanılacak onca, değerli bilgiyi çöp etmek anlamına gelir. Peki bu insanlar nasıl olur da hatalarını fark edemezler? Bu insanların sorunları ne? Bu insanların sorunu, suçu daima dışarıda aramalarından kaynaklanır.
Hayattaki başarısızlıklarında suçlu ya devlettir, ya aileleridir ya da arkadaşlarıdır. Doğal olaraktan ise insan suçu dışarıda gördüğü için kendisinde hiçbir kusur görmez ve çuvaldızı kendisine batırmaz. Halbuki yaşadığı kötü olaylarda veya başarısızlıkta en büyük pay kendisinindir.
( Bkz; Hayatı şikayet eden insanın anotomisi )
Sosyal medyada bazı insanlar tarafından, hayata karşı sitemler, şikayetler görüyorum. Bu şikayetler genellikle iş üzerinden oluyor. Adam diyor ki “35 yaşıma geldim ama hala işsizim” vs tarzında sitem ediyor. Ve kendisindeki suçu asla görmüyor. Be kardeşim sorsana bi kendine “Ben 35 yıl boyunca ne yaptım?” diye. Sen sormuyorsan ben sana soruyorum “35 yıl boyunca ne yaptın? Hiç mi kendini geliştirmedin? Hiç mi koluna altın bilezik takmadın?” 1.5 yıl gibi bir süre zarfında gidip bir berberin yanında çalışsan bile bir yılın sonunda hisseli çalışmaya başlardın. Ve yerine, zamanına göre güzelde paralar kazanırdın.
Koskoca 35 yılda, insanın “Doğal” olaraktan belirli bir seviyeye gelmiş olması gerekiyor. Ama 20’li yaşlarınızda kendiniz adına hiçbir şey yapmazsanız “Ben anı yaşamalıyım” derseniz, hayat sizlere gelip de bir şey vermez. Daha doğrusu hayat insana zaten bir şey vermez, nasibinizde varsa harekete geçersiniz ve alırsınız.
Hayatınız içerisinde başınıza olumsuz bir durum geldiğinde veya herhangi bir keşkeniz olduğunda, ilk olarak çuvaldızı kendinize batırın ve nerede hata yaptığınızı fark edin. Fark edin ki o durumdan yeni bir ders çıkarın. Bu ders gelecekten aynı hatayı yapmamanız için size ışık tutacaktır.
Anı hiç mi yaşamayalım? Sadece çalışalım mı?
“Anı yaşamak” düşüncesinin, insana verdiği zarar kadar “sadece çalışmak” düşüncesi de insana zarar verir. Çünkü bizler birer makine değiliz ve yeri geldiğinde gerçekten ruhen paydosa ihtiyaç duyarız.
Bu durum ister uzun vadeli çalışmalarınızda olsun, ister gün içerisindeki kısa vadeli çalışmalarınızda olsun fark etmez. Muhakkak ki zihninizi, bedeninizi dinlendirmelisiniz ve hayatta var olan diğer aktivitelere de zaman ayırmalısınız.
Ayrıca zihninizi dinlendirmeniz, eğlendiğiniz aktiviteleri yapmanız, sonrasında daha verimli çalışmanızı sağlar. Ancak sorun şu ki birçok insan, eğlence zamanlarını ve çalışma zamanlarını orantılı bir şekilde ayarlamıyor. Ya kendisini tamamen zevk alacağı işlere veriyor ya da “Sadece çalışmalıyım” zihniyetiyle sürekli çalışıyor.
Neticede ise, çalışmaktan yorgun düşüyor ve bu yorgunluk pes etmesine neden olabiliyor. Bu yüzden ilk olarak bu sorunun çözülmesi gerekir.
Bu sorunu çözebilmeniz için, hedefleriniz doğrultusunda plan tablosu oluşturmalısınız. Ve bu plan tablosunda, gün içerisinde yapmanız gereken önceliklerinizi oluşturmalısınız. Öncelikleriniz, tabii ki hedefiniz doğrultusunda ki eylemleriniz olmalıdır. Yani, ilk işiniz çalışmak olmalıdır.
Yapmanız gereken işleri yaptıktan sonra, geriye kalan zaman sizindir. Ve bu zamanınızın keyfini istediğiniz şekilde çıkartabilirsiniz.
Ayrıca şu şekilde bir gerçek var ki gün içerisinde yapmanız gereken işleri bitirdikten sonra, sevdiğiniz aktiviteleri yaparken gerçekten büyük bir keyif alırsınız. Gerçekten anı yaşarsanız. Çünkü, üzerinizde bitirdiğiniz işler sonucunda oluşan bir rahatlık vardır.
Bu rahatlık doğrultusunda zihniniz tamamen boştur. Ve artık kendinizi sadece anı yaşamaya bırakmışsınızdır. Hayatı üzerinde, belirli bir disiplin kurmuş arkadaşlar anlattığım durumu daha iyi bilirler.
Plan tablosu hazırlarken dikkat etmeniz gereken, 2 nokta vardır:
- Plan tablonuzda önceliğiniz daima hedefiniz doğrultusunda işler üzerinde neler yapacağınızı açık ve net bir şekilde belirtmek olmalıdır. Yani ben yarın yürüyüş yapıcam diye bir plan olmaz. Bunu açmalısınız. Mesela ben yarın sabah 8’de, 5 km boyunca şu mevkide yürüyecem gibi. Bu verdiğim basit bir örnek ama durumu izah etmek için yeterli. Sizde gelecek günlerde hangi eylemleri yapacağınız bir kağıda açık ve net bir şekilde yapın. Ayrıca, güne ilk olarak çalışarak başlayan, eğlenerek değil. Önce iş sonra eğlenmenizi yaparsanız.
- Plan tablosunu oluştururken dikkat etmeniz gereken bir diğer nokta ise; gerçeğe yakın olmasıdır. Yani yapacağınız eylemleri abartmamalısınız. Mesela” ben yarın 30 km yürüyecem” diye bir hedef belirlemeyin. Nitekim bunu yapamazsınız. Yapsanız dahi tükenirsiniz. Bu da sizin için faydalı olan bir şey değildir. Bu yüzden plan tablonuzu oluştururken, daima gerçekçi olmasına dikkat edin.
Özet: Hayatınız içerisinde haticeden ziyade netice önemlidir. Nitekim, bugün yaptığınız tercihler sonucunda yarınlarınız oluşur. Yarınlarınızda rahat etmek için bugünlerinizden bazı şeyleri feda etmelisiniz. Unutmayın ki Rahatlık, meşakkatten sonradır.
“Anı yaşamak felsefesi: İdealsizlerin büyük sığınağı” başlıklı makalemin sonuna geldik. Umarım sizlere fayda sağlayabilmişimdir. Aklınıza takılan yerleri veya görüşlerinizi yorum kısmında belirtebilirsiniz.
- Ayrıca (Bkz: Hamam Giren Terler yazısı)
Elimden geldigince yazıyorum; teşekürler.
Yazdığınız yazılar çok hoş ve bilgilendirici .Lütfen devam edin . Çok beğendimm
AN ı yaşamak amaç sız ve hedefsiz degil AN da işleye bilecegimiz suçların önüne geçip yapaya teredüt etiğimiz iyilikleri yapak
Ama anı yaşamanın ne zararı var ve şimdi şimdi değil mi? Geleceğimizi de düşünebiliriz, hedefler, planlar yapabiliriz ama bunlar anda gerçekleşiyor mu acaba?
İnsan anida yaşar, anda da kalır iyi tamam da anı yaşıyorum diyerek tüm geleceğinden vazgeçmesi tamamen saçmalıktır. Bunu diyorum