En Kötüsü Ne Olabilir?

Biz insanların hayatını duygular ve düşünce kalıpları yönetir  “En kötüsü ne olabilir?  Büyüklerin yanında ayak ayak üstüne atmak ayıptır.” gibi.   Nitekim duygu ve düşünce kalıpları birbiri ile bağlantılıdır. Eğer çevrenizde sevmediğiniz, olumsuz duygular beslediğiniz  bir insan var ise o insana karşı düşünceleriniz de olumsuz yönde olur. Mesala o insan sizin gözünüzde bir çomar olabilir, yalancı olabilir, ahlak bakımından yoksun olabilir  vs. Burada anlamanız gereken nokta: Siz ilk başta bir  insanı zihninizde bir düşünce kalıbına sokar (Çomar, güvenilir, yalancı, sağlam adam vs. )  sonrasında olumlu veya  olumsuz duyguları hissetmeye başlarsınız.

Düşünceleriniz ve duygularınız neticesinde davranışlarınız oluşur ve karşınızdaki insana farkında olmasanızda  beden diliniz ile mesajlar gönderirsiniz. Sevmediğiniz insan bir  insan ile karşılaşınca, o insanı geçiştirmeye çalışmanız ve yüzüne dahi bakmamanız gibi.  Beden dili gerçekleri bile bizlere zihnin nasıl çalıştığı hakkında gerçekleri gösterir. Ancak  önemli olan bu gerçeklerden nasıl yararlanacağımızdır.

( Bkz: Beden Dili Neden Önemlidir? )

Hayatınız içerisinde  değişim istiyorsanız, şuanki yaşamınızda eksik olan bazı  maddi veya manevi varlıkları hayatınıza katmak istiyorsanız,  kendinize ya yeni düşünce kalıpları   eklemeli ya da yeni duygular hissetmelisiniz .  Ancak  zihninize yeni düşünce kalıpları eklemeden,  yeni duygular hissetmeniz pek mümkün olamaz. Nitekim yeni düşünce kalıpları olmadan, kişi  yeni duygular hissedebilmek için yeni davranışlar sergileyemez; çünkü kişinin aynı düşünce kalıplarına sahip olması, aynı davranışları sergilemesine ve  aynı hayatı yaşamasına neden olur. Düşünceler değişmeden kişi yeni adımlar atamaz, bir plak gibi olduğu yerde döner durur. Ancak yeni düşünce kalıpları neticesinde kişi harekete geçmeyi başarabilir.

Bugün sizler ile birlikte, korkularınız yenmede ve özgüven kazanmada sizlere çok yardımcı olacak yeni bir düşünce kalıbını zihninize eklicez. Bu düşünce kalıbı: En kötüsü ne olabilir ki?

( Bkz: Özgüven nasıl kazanılır ? )

( Bkz: Korkular ile Yüzleşmeden Önce Bilmeniz Gerekenler  )

YAZI İÇERİĞİ ;

En Kötüsü Ne Olabilir? Düşünce Kalıbı İnsanı Nasıl Harekete Geçirir?

Bir insanın hayatı içerisinde, davranışlarını engelleyen en büyük etken korkularıdır. Korku duygusu  “Ya olursa, ya başıma bir şey gelirse” gibi olumsuz düşüncelerin  zihne tezahür etmesi neticesinde oluşur.

en-kötüsü-ne-olabilir

Oluşan bu olumsuz düşünceler kişiyi tam anlamı ile kitler. Yani kişi sergilemek istediği davranışı sergilemektense  o durumdan kaçmayı yeğler.  Ancak  normal dozda yaşanılan her korku, bizlere fayda sağlarken, insan neden aşırı dozda korku duygusunu yaşar? Yani bir insanın, bir korku türünden aşırı korkmasının nedeni nedir?

Bir insanın bir korku türünden aşırı derecede korkmasının nedeni: O korkuya  fazla odaklanmasıdır! Fazla odaklanılan her hangi bir olay karşısında insan, o olayı farkında olmadan bilinçaltı düzeyde büyütür.

en-kötüsü-ne-olabilir-ki

Bu ister iyi anlamda olsun ister kötü anlamda olsun fark etmez. İnsan neye odaklanırsa, o odaklandığı olayı büyütür.  Doğal olaraktan ise insan büyüttüğü olayların karşısında kendisini güçsüz hisseder.

Hayatınız içerisinde yapmak istediğiniz ancak yapmaktan  korktuğunuz bir olayı düşünmeye başlayın. Düşünmeye başladıkça fark edeceksiniz ki  o olaydan daha da fazla korkmaya başlayacaksınız. O korktuğunuz durum ile ilgili aklınızda olmayan olumsuz senaryolar dahi aklınıza gelmeye başlayacaktır. Zihniniz tamamen  o eylemi neden gerçekleştirmemeniz  gerektiğine dair bir sürü düşünce aklınıza getirecektir. Neticesinde ise korkunuz büyümüş olacak ve harekete geçmek sizin için çok daha zorlaşacaktır . Ve zaten büyük bir  ihtimalle harekete geçemeyeceksinizdi . Bu  yüzden olumsuz olaylar üzerinde odaklanmak iyi değildir.

Korkularınıza rağmen harekete geçmek ve özgüven kazanmak istiyorsanız, hissettiğiniz korkuların olumsuz senaryolarını büyütmek yerine “En kötüsü ne olabilir?” şeklinde düşünmek ve en kötüsü başınıza gelirse  “Ne olabilir ki? Ne kaybederim?” gibi olumsuz senaryoların sonuçlarını düşünmek daha iyidir. Nitekim korktuğunuz durumda başınıza gelecek  olumsuz senaryoları tahmin edebilirsiniz.  Burada düşünmeniz gereken  bu olumsuz senaryolar gerçekleşirse sizi ne kadar etkileyeceğidir.

Emin olun  yapmak istediğiniz eylemin sonucunda ölüm yok ise  yapmak istediğiniz eylemin sonuçları sizi çok fazla etkilemez. Zaten  “En kötüsü ne olabilir?” şeklinde kendinize sorgulamaya başlayınca sizde bu durumun farkına varacaksınız.

En kötüsü ne olabilir? Düşüncesi, harekete geçmenizi sağlayacak mükemmel bir araçtır.  Bu düşünce kalıbı sayesinde başınıza gelebilecek olumsuz senaryoları tartar ve bir nebzede olsa rahatlarsınız. En önemlisi de zihninizi bilinmemezlikten kurtarırsınız.  Yani  içsesiniz “Ya olursa , ya başıma bir şey gelirse” gibi konuşmaları yapmaz; çünkü  “Ya olursa” denilecek bir olay karşınızda yoktur.  Siz zaten  “Ya olursa” şeklinde zihninize gelen  olumsuz senaryoları hepsini tahmin etmiş ve olumsuz senaryolara  rağmen harekete geçmeye karar vermişsinizdir.  Artık geriye kalan tek şey yapmak istediğiniz eylemi gerçekleştirmektir. Ancak bazılarınız yine de, hareke geçemeyebilir. Nedeni ise “En kötüsü ne olabilir ki?” şeklinde düşünmelerine rağmen  korkmaları  ve korku duygusunun geçmesini beklemek olacaktır.

En Kötüsü Ne Olabilir? Düşüncesine Rağmen Korkmak!

İnsanların  korkularına rağmen hareket geçememelerinin en büyük nedenleri,  korku duygusunun geçmesini beklemek ve bazı düşünce kalıpları bulup, bu düşünce kalıpları ile korku duygusunu yok etmeye çalışmalarıdır.  Ancak çok açık ve net söylüyorum: Hiçbir düşünce kalıbı  “Korku duygusunu” yok edemez! İstersiniz binlerce, korku duygusunu azaltacak, düşünce kalıbı bulun ve inanç geliştirin “Ben cesaretliyim” diye olumlamalar yapın  fark etmez.  Düşünceler ile korku duygusu yok edilemez.

Korku duygusunun  azalması için  korku duygusuna rağmen harekete geçmek gerekir. Yani davranışlarımızı sergilememiz gerekir. Korku duygusu ancak bu şekilde yok olur; çünkü beyin bu dilden anlar. Siz korku duygusunu yenmek üzere  olumlamalar yaptığınızda, yeni düşünce kalıpları  öğrendiğinizde beyin hala konfor alanı içerisindedir.

( Bkz: Olumlama Nedir ? )

Yani beyin kendisine yeni konfor alanları oluşturmak için her hangi bir  ihtiyaç hissetmemiştir. Şu şekilde düşünün: Kas geliştirme adına, her şeyi bilseniz dahi  kaslarınız gelişmez. Kaslarınızın gelişebilmesi için gerekli koşullardan bir tanesi: Kasların zorlanmasıdır.  Kaslar zorlandıkça, beyin hissettiği stres duygusundan kurtulabilmek için kendisini geliştirmeye başlar. Neticesinde ise kaslar gelişir.

Duygusal güç kazanmakta buna benzer. Gerekli koşullardan bir tanesi: Beynin bazı duyguları hissetmeye başlamasıdır.

Günümüzde, özgüven ve cesaret kazanma adına insanlara bazı bilinçaltı çalışmaları tavsiye edilmektedir. Mesala aynanın karşısına geçip kendinize “Ben cesurum, ben özgüvenliyim” demek gibi.  Ancak beyin bu çalışmalardan anlamaz. Beynin anladığı dil bu değildir. Beyin zorlanır ise kendisini geliştirmeye başlar zorlanmaz ise olduğu yerde kalır.

( Bkz: Fiziksel ve mental gelişim nasıl başlar? )

En kötüsü ne olabilir ki? şeklinde düşünce kalıplarının veya olumlamaların  sizlere faydası, korku duygusuna rağmen harekete geçmenizde, size destek olmasıdır. Düşünce kalıpları bu işe yarar.  Yani korku duygusunu yok etmez ancak korkuya rağmen hareke geçmeniz için size bir neden sunar. Mesela en kötüsü ne olabilir ki? şeklinde düşünmek sizlere korku duygunuzu yok etmez ama sizi harekete geçirir. Aynı şekilde ayna karşısında yapılan olumlamalar da korku duygunuzu yok etmez ama size özgüvenli olduğunuza dair bir inanç verir ve sizi harekete geçirir.  Bu yüzden  hayatınız içerisindeki korku duygusunu kabul edin!

Korku Duygusunu Kabul Etmenin  Faydası!

İnsanların hayat içerisinde karşılaştıkları  sorunlarına karşı yaptığı en büyük hatalar: Sorunlarını şikayet etmek, mızmızlanmak  ve o sorunların kendiliğinden geçmesini beklemektir. Nitekim kişinin korku duygusuna karşı yaptığı hatalarda bunlardır.  Çoğu kişi bazı olaylar karşısında korktuğu için şikayet etmekte, kendisini diğer insanlar ile kıyaslamakta  “Onlar çok rahat ben neden rahat değilim ya” diye mızmılanmakta veya korkunun kendiliğinden geçmesini beklemektedir. Ancak  korku duygusuna veya herhangi bir başka soruna bu şekilde yaklaşmak size hiçbir şey kazandırmaz!

Size kazandıracak olan tek şey ise şikayet etmeden, ertelemeden, mızmızlanmadan yaşayacağınız bazı duyguları kabul etmek ve onlara rağmen harekete geçmek olur. Yani ödeyeceğiniz bedeli kabul kabul edin. Bedel ödeme kavramını sadece  korkular ile yüzleşme üzerinden dağerlendirmeyin  hayatınızın her alanına bu kavramı yayın.

Eğer sen, Hacettepe Tıp okumak istiyorsan, günde 10 saat veya daha fazla çalışma saatini göz önüne alacaksın. Arkadaşların dışarıda gezerken, sen kitapların başına oturacak, kitaplar ile zamanını geçireceksin. Eğlence, uyku gibi bazı güzel aktiviteleri hayatından çıkaracaksın. Yani bir bedel ödeyeceksin. Aynı şekilde çivi gibi sağlam bir özgüven istiyorsan, korku duygusundan kaçmak yerine korkularına rağmen harekete geçeceksin. Hayat içerisinde kazanmanın yolu: Bedel ödemekten geçer. Bu hayatın bir yasasıdır. Ancak çoğu insan bedel ödemek yerine, şikayet eder, mızmızlanır , erteler ve neticesinde bedel ödemekten kaçtığı için kendi kendisini kandırır. Sonucunda ise geçici bir rahatlığa kavuşur. Bu geçici rahatlıklar kişiye hiçbir zaman kazandırmaz. Bu yüzden hayatınız içerisinde, hedefinize ulaşmak için hissedeceğiniz bazı olumsuz duyguları kabul edin.

Özgüven kazanmak için  korku duygusuna mı maruz kalacaksın? O zaman  bu korku duygusunu kabul et. İyi bir vücuda sahip olmak için stres duygusuna mı maruz kalacaksın? O zaman bu duyguyu kabul et. İyi bir üniversite ve iyi bir bölüm mü kazanmak istiyorsun? O zaman  stres, bunalım, kaygı gibi olumsuz duyguları hissedeceğini kabul et ve bunlara rağmen harekete geç. Emin olun hayatınız içerisinde hissedeceğiniz olumsuz duyguları kabul etmeniz neticesinde   daha rahat ve daha sakin bir insan olacaksınız. Kendinize yüklenmeyi, şikayet etmeyi bırakacak ve çözüm odaklı çalışacaksınız. Bu şekilde yaşamanız ve bazı düşünceleri kabul etmeniz neticesinde ise daha kaliteli bir hayat yaşayacaksınız.

Kendimi Nasıl Cesaretli Hissedebilirim?

Hayat içerisinde her insanın korkuları vardır  ve tabi sizin de var. Hayat içerisinde önemli olan korkulara rağmen harekete geçmektir. İnsanların büyük çoğunluğu korkularına harekete geçmez ve  bu korkuları üzerinde düşer, araştırmalar yapar.  İnsanın araştırma yapmasında ki  sebep  öğreneceği bilgiler sayesinde korku duygusunu yok etmek istemeleriydi.  Ancak yukarı paragrafta söylediğim üzere  korku duygusunu teoride öğrendiğiniz bilgiler ile  yenmeniz mümkün değildir. Korkularımı nasıl yenerim? üzerine araştırma yaptıkça aradığınız cesareti bulmak yerini, kendinizi daha da korkmuş ve yetersiz hissetmeye başlarsınız.

Kendinizi cesur hissedebilmenin yolu: Korku duygusunu içine girmekten geçer. Korku duygusunun içine giren ve sonrasında  bu durumdan çıkan bir kişi cesaret duygusunu sonuna kadar hisseder.  Zaten olumlu duygular insanın ruhuna bu şekilde tezahür eder. Mesala  spor yapmak istemediğiniz halde spor yaptığınızda kendinizi olduğundan daha enerjik, özgüvenli ve motive hissedersiniz. Aynı şekilde  hiç ders çalışmak istemediğiniz halde  ders çalışmaya başlarsanız, ders çalışma işini bitirdikten sonra  kendinizi daha olumlu hissedersiniz.

Burada anlatmak istediğim nokta, maddi veya manevi varlıkları kazanabilmenin ilk koşulunun kendinizi rahatsız hissetmekten geçtiğidir . İnsanların büyük çoğunluğunun hayat içerisinde başarılı olmasının nedeni; her zaman kolay yoldan, rahatsızlık hissine kapılmadan bir şeyler yapmak istemelerinden kaynaklanır. Mesela herkes özgüven ister ama  bunu en kolay yoldan kazanmak ister ( Kitap okuyarak özgüven kazanmaya çalışmak gibi ) Aynı şekilde herkes zengin olmak ister ama kimse elindeki parayı riske atmak, bir bilinmeyenin içine girmek istemez.  Neticesinde ise kişinin hayatında zengin olma ihtimali bile olmaz.

Hayatınız içerisinde , her hangi bir alanda  başarılı , maddi ve manevi varlıklara ulaşmış  bir insan olmak istiyorsunuz  ilk başta RAHATSIZLIK hissini kabul etmeniz gerekir.  İşin kolayına kaçmaya çalışarak, oturduğunuz yerden herhangi bir maddi veya manevi varlığı istemeniz neticesinde hiçbir yere varamazsınız.

Hayatımın Sonuna Kadar Kendimi Rahatsız Mı Hissedicem?

Bazı kişiler sorunlarını çözme üzere harekete geçtiklerinde, hissedecekleri rahatsızlık duygusunu sürekli olaraktan hissedeceklerini zannediyorlar. Ancak böyle bir durum söz konusu değil! Siz her hangi bir korkunuzla yüzleştiğinizde, ilk başta kendinizi çok kötü hisseder, terler, kalbinizin nasıl attığını bile hissedersiniz. Ancak çok kısa bir zaman içerisinde (3-4 dk ) normal bir şekilde hissetmeye başlarsınız. Bundan sonra ki evre ” iyiki yapmışım ”  evresidir. Yani ilk rahatsızlık duygusunu atlattıktan sonra rahatlar ve kendinizi daha cesur, daha özgüvenli hissedersiniz.  İşte bu noktaya varabildikten sonra  gerisi eğlenmeye kalmıştır. Emin olun bu noktadan sonra kendinizi harika hissedersiniz; çünkü başarmışsınızdır!

Her korku türü ile yüzleşmede evre süreci geçerlidir. İlk başta kendinizi çok kötü hisseder, çok kısa bir zaman sonrasında ise rahatlar ve kendinizi harika hissetmeye başlarsınız. En sonunda ise “İyiki korkuma rağmen harekete geçmişim” evresine gelirsiniz . İşte bu evreye gelen bir insanın, artık o eski korkusu kalmamış ve kendisine daha da güvenmeye başlamıştır.

Korkularınız ile yüzleşmede bu evre sürecinin bilincinde olun. Hissedeceğiniz korkuları ömür boyu hissetmeyecek, çok kısa bir zaman diliminde hissedeceksiniz. Sonrasında ise daha cesur bir insan olacaksınız. Bu yüzden hayatınız içerisinde ki korkuları büyütmeyin onlara odaklanmayın, sadece yapmanız gerekenlerin listesini yapın ve evre sürecinin bilincinde olarak harekete geçin. Çok kısa bir zamandan soran zihninizde ki düşünce kalıplarının ve  hissettiğiniz duyguların değişmeye başladığını hissedeceksiniz. Düşünce kalıplarınız ve duygularınız değiştikçe ise hayatınız değişecek …

 

“En Kötüsü Ne Olabilir?” üzerine 5 yorum.

  1. Yazı çok hoşuma gitti kısa bir şeyde ben kendi fikrimi söyleyeyim. Çocukken ailemiz bizi iyi bir birey yetiştirmek adına çok fazla müdehale edebiliyorlar. Yani demek istediğim çocukken en ufak bir yanlışta bile ailesi tarafından uzun uzun uyarılara nasihatlere maruz kalan bireyler ileride bir eyleme geçicekleri zaman bunun doğru olup olmadığını, yanlış olması durumunda ne zarar görebilcekleri konusunda normal bireylere göre daha fazla sorguluyorlar, bu da zaten rekabet içinde bulunduğumuz hayatta bu kişilerin yaşamsal faaliyetlerini yani eyleme geçmelerini kısıtlıyor maalesef. En temel olarak düşündüğümüzde herkes yanlış yapabilir , hatta çevremizdeki her insanında kendince yaptığı yanlışlar zaten var ayrıca kimse mükemmel olmak zorundada değil, bir insanın hiç yanlış yapmaması mümkün değil bunlar çok olağan şeyler ama başta belirttiğim gibi ‘ultra koruyucu’ ailelerde yetişen bireyler için yanlış yapabilme ihtimali bile onları fazlasıyla tedirgin ediyor.

    1. Dediğiniz üzere çocukluk yılları, psikolojik açıdan çok ama çok önemlidir. Ancak, günümüz toplumunda kimse bu gerçeğin farkında değildir. Herkes,çocuğa yaptığı psikojik tahribatın gelecekte unutulacağını düşünür. Ancak, böyle bir durum söz konusu değildir. Kişinin yaşı ilerledikçe, çocukluk yıllarında yaşadığı, olumsuz olayları hepsi birer birer etkisini göstermeye başlar.

  2. Yazı çok kaliteli öncelikle eline sağlık diyorum,benim naçizane bir sorum olacaktı; bir insan 1 noktasından(ileri sosyal fobi) 10(alfa dedikleri zincirlerini kirmis, pic up artisti) noktasına çıkabilir mı?
    Bu durumun ne kadar üstüne gitsem de koklesmis olumsuz düşünce kalıplarına sahibim ve adeta takıntı olmus durumda
    ne yaparsam yapayım ne kadar üstüne gidersem gideyim bu takıntılar konfor alanimdan çıkmaya izin vermiyor yetiştirilme tarzim da iyi olmasina rağmen
    Saygılarımla

    1. Çıkabilir, ancak o noktaya varabilmesi için davranışlarını değiştirmesi, yani kendisini zorlaması gerekir. Mesala önceden sosyal ortamlardan kaciyorken, artık kaçmaması gerekir. Yani kaçınma davranışını engellemesi gerekir.

Bir cevap yazın