Pareto ilkesi, bir diğer adıyla 80/20 kuralı hayatın içerisinde var olan ancak biz insanların çoğu zaman bilinçli zihni ile fark edemediği bir gerçekliktir. Bu gerçekliğe göre sonuçların %80’ni sebeplerin %20’sindenden kaynaklanır. Yani pareto prensibi aslında ana temada bizlere şunu der; Sonuçların çok büyük bir kısmı sebeplerin çok küçük bir kısmından kaynaklanır. Peki sizce bu doğru mu? Gelin hayatın içinden örnekler ile bunu inceleyelim.
Mesela sevgili dostlar, hayat içerisinde bir insanın sosyal açıdan düşünürsek eğer hem karşı cins ile hem de kendi cinsi ile arasının kötü olmasının asıl nedeni nedir? Yani bir insanın sosyal ilişkilerde başarısız olmasının asıl nedeni nedir? Tabi ki de kişinin özgüvensiz olmasıdır. Kişinin özgüveninin düşük olmasından ötürü sonuç olarak;
-
Yeni insanlarla kolay kolay tanışamaz
-
Tanıştığı insanlarla pek fazla samimiyet kuramaz
-
Sosyal ilişkilerinde kendi benliğini pek fazla ortaya koyamaz
-
Karşı cins ile olan ilişkilerinde duygularını söyleyemez
-
Bir gruba veya cemiyete rahat bir şekilde giremez
-
Vs.
Yani aslında bir insanın yeni insanlarla kolay kolay tanışamamasının, tanıştığı insanlar pek fazla samimiyet kuramamasının, karşı cins ile olan ilişkilerde duygularını açamamasının ve sosyal ilişkilere dair diğer birçok girişimde bulunamamasının en önemli, en büyük sebebi neymiş? Tabi ki de kişinin özgüvensiz olmasıymış.
Buradan anlayacağınız üzere aslında sosyal ilişkilerde olumsuz olarak doğan sonuçların ( Kişinin benliğini ortaya koyamaması gibi ) hepsinin altında ne var? Tabi ki de özgüvensizlik var. Bu doğrultuda burada, pareto ilkesinin gerçekliğinden pek ala söz edebiliriz. Nitekim sosyal ilişkilerde karşılaşılan olumsuz sonuçların hepsi aslında tek bir sebebe bağlı bu sebep de “özgüvensizlik”tir ve zaten pareto ilkesi, bir diğer deyişle pareto kuralı da bizlere bunu demektedir; “Sonuçların çok büyük bir kısmı sebeplerin çok küçük bir kısmından kaynaklanır.” ( Sosyal ilişkilerdeki birçok başarısızlığın asıl sebebinin özgüvensizlikten kaynaklanması gibi )
Konunun pekişmesi için bir başka örnek vermem gerekirse mesela insanların hayat içerisindeki huzursuzluğun asıl sebebini ne oluşturur? Tabi ki de parasızlık oluşturur. Nitekim dostlar günümüz dünyasında parasız yaşam diye bir durum söz konusu değildir ve her insan sevse de sevmese de bir işte para kazanmak için çalışır. Bazıları yaptığı işte hiç huzurlu değildir. Daima huzursuzluk yaşar. Ancak yine de hayatını idame ettirebilmek için o işte çalışmaya devam eder.
Aynı şekilde bazı insanlar da işsizdir veya çok düşük ücretler karşılığında çalışıyordur ve bu sefer de parasızlık yüzünden istedikleri hayatı yaşayamadıkları için kronik bir şekilde huzursuzdurlar.
Yani aslında hayata ana temadan bakarsak fark ederiz ki bir insanın genel olarak dan huzursuz olmasının altında yatan en önemli, en büyük sebep parasızlıktır. Çünkü parasızlık hayatımızda birçok istemediğimiz, olumsuz sonuç doğurur. Bu da bizlere pareto ilkesinin, yani 80/20 kuralının gerçekliğini yeniden kanıtlar. Nitekim hayat içerisinde huzursuz olmamızı sağlayan birçok sonucun sebebi sadece parasızlıktan kaynaklanmaktadır ki pareto ilkesi de bizlere bunu demektedir.
Pareto ilkesinden örnekler ile bahsettikten sonra şimdi de sizlere pareto ilkesinden hayatımız içerisinde nasıl yararlanabileceğimizden bahsetmek istiyorum.
YAZI İÇERİĞİ ;
Pareto İlkesinden Nasıl Faydalanabiliriz?
Pareto ilkesi bizlere ne demekteydi; Sonuçların büyük çoğunluğu sebeplerin küçük bir kısmından kaynaklanır. Bu öğretiye göre aslında yaptığımız veya yapacağımız işlerde başarıya ulaşmak için tüm enerjimizi ve zamanımızı bize kazandıracak olan o küçük kısma ayırmamız gerekir.
Örnek üzerinden açıklıyayım; mesela diyelim ki ayakkabı üzerine bir işletme açtınız. Sizce bu işletmede size gerçekten kazandıracak olan küçük kısım nedir? Tabi ki de ayakkabılarınızın kalitesi, çeşitliliği ve sizin esnaflığınızdır. Sizin ayakkabı üzerine kurmuş olduğunuz işletmeden para kazanmak için dikkat etmeniz gereken, enerjinizi ve zamanınızı harcamanız gereken en önemli unsurlar bunlardır. Nitekim size bu unsurlar kazandıracaktır. Öyle ki işletmenize gelen müşteriler sizin işletme isminiz ile logonuz ile web sayfanız ile veya buna benzer diğer birçok unsurla ilgilenmeyecektir ve bu unsurlar size pek de fazla bir şey kazandırmayacaktır. Bu noktada sizler gidip de logonuz ile veya işletme isminizin ne olacağı ile çok fazla araştırma yapar, emek harcarsanız sadece enerjinizi ve zamanınızı öldürmüş olursunuz. Nitekim bunlar sizin kazancınıza çok da fazla katkı sağlamayacaktır.
Aynı şekilde bir başka örnek vermem gerekirse eğer web site işlerinden örnek verebilirim. Nitekim ben bu web siteyi baya baya bi amatörlük ile kurdum. İşin teknik kısmından gerçekten anlamıyordum ve makale yazarken yazım kurallarında gerçekten berbattım. Bu yüzden bu site ilk başlarda baya bir amatör görünüme sahipti ve makaleler yazım kurallara hatası ile doluydu. Ancak tüm bunlara rağmen gerek Twitter hesabı üzerinden olsun gerek Instagram hesabı üzerinden olsun çok fazla olumlu dönüş aldım.
Peki bunca amatörlüğe rağmen ben nasıl bu kadar fazla olumlu dönüş alabilmiştim? Çünkü arkadaşlar farkında olmasam da ben bu site üzerinden bana asıl kazandıracak olan işleri yapmışım ve onlara odaklanmışım. Bu işler: “İnsanlara fayda sağlamak ve yazı aracılığı ile onlarda bazı duyguları uyandırmaktı” Evet bu siteye giren ve bazı makaleleri okuyan insanlar gerçekten yararlı bilgiler buluyordu, belki bazıları kafasını uzun zamandır kurcalayan soruların cevabını buluyordu ve içinde mutluluk gibi bir his uyanıyordu. Bu yüzden de bana olumlu dönüş yapıyordu.
Neticede arkadaşlar ben sadece işin %20’lik kısmını doğru yaparaktan ve geri kalan %80’lik kısmını tamamen amatör bir şekilde yaparaktan birçok olumlu dönüş aldım. Yani %20’lik o küçük kısım bana kazandırdı.
Bu noktada sevgili dostlar diyebilirim ki hayatımız içerisinde bir işte başarı yakalamak istiyorsak pareto ilkesinden muhakkak ki yararlanmalı, bize kazandıracak o %20’lik kısmı iyi tespit etmeliyiz. Bu tespitten sonra ise enerjimizi ve zamanımızı o %20’lik kısma aktarmalıyız. Tabi ki burada sadece %20’lik kısmı yapıp geri kalan işlerden boş vermemeliyiz. Sadece genel olarak dan bize kazandıracak olan o küçük kısma daha fazla odaklanmalıyız.
Mükemmeliyetçi Olmanıza Gerek Yok
Pareto ilkesi gerçeğini içselleştirdikten sonra hayatınızda “mükemmeliyetçi olmamanız” gerektiği gerçeğini de içselleştirmeniz gerekir. Çünkü yukarıda bahsettiğim üzere aslında bir işi yaparken amatör olsanız bile siz o işin size kazandıracak asıl, o ufak kısmını doğru bir şekilde yaparsanız siz zaten yüksek ihtimalle o işte istediğinizi elde edeceksiniz. Ancak siz bir işe başlayacağınız zaman derseniz ki “Ben yaptığım bu işte her şeyi dört dörtlük yapıcam, hiçbir hata olmayacak” derseniz o zaman fazla kasmaktan harekete dahi geçemeyebilir, aksiyon alamazsınız.
Bu yüzden sevgili dostlarım bir işe başlayacağınız zaman mükemmeliyetçi olmak yerine daima size gerçek anlamda kazandıracak olan o ufak dilimi görmeye, tespit etmeye çalışın. Bu tespiti yaptıktan sonra ise enerjinizin ve zamanınızın büyük kısmını orada size kazandıracak olan o ufak kısıma ayırın. Sonrasında zaten zaman ilerledikçe artık detaylara girmeye başlarsınız ve yaptığınız işte tamamen sistemi oturtursunuz. Ancak dediğim gibi ilk başta daima size kazandıracak olan kısma odaklanın…